“Demian” Olmak

Hermann Hesse'nin 1919 yılında kaleme aldığı Demian adlı eserin ilgi çekici öyküsü ve içeriğindeki etkileyici alıntılar...

Hermann Hesse'nin 1919 yılında kaleme aldığı Demian adlı eserin ilgi çekici öyküsünü ve etkileyici sözlerini sizler için derledik.Hermann Hesse'nin 1919 yılında kaleme aldığı Demian adlı eserin ilgi çekici öyküsünü ve etkileyici sözlerini sizler için derledik.Hermann Hesse'nin 1919 yılında kaleme aldığı Demian adlı eserin ilgi çekici öyküsünü ve etkileyici sözlerini sizler için derledik.

“Demian” Olmak

Hermann Hesse’nin “Demian” kitabını 3 haftada yazdığı söylenir. Ancak okunduğunda böylesi bir kitap bir ömürde yazılamaz diye düşündürtür okuyucusuna. Kitap, Hesse’nin gençlik yıllarında okulda tanıştığı Max Demian’ı ve onun kendi hayatı üzerinde yarattığı büyük etkileri konu alan büyüleyici bir eserdir… İşte bu muhteşem eserin ilgi çekici öyküsünü ve etkileyici sözlerini sizler için derledik.

Demian, spiritüellik kavramının adı daha piyasada yokken 1919 yılında kaleme alındığında devrinin çok ötesinde bir bilgelik sunmuştur. Kitap yayımlandığı tarihte öylesine sarsıcı bir etki yaratmıştır ki ilerleyen zamanda (1946 yılında) yazarın Nobel edebiyat ödülünü kazanmasında büyük rol oynamıştır. Ancak kitabın ülkemizde bugün bile hala tam olarak tanındığı söylenemez. Tayfun Topaloğlu Demian’dan “düş’ümü uyandıran yegane şey” diyerek bahseder. Yazarımızın bu kitabı filme çevirmek gibi bir hayali de vardır. İşte düşleri uyandıran o muhteşem kitaptan en güzel alıntılar.

İçimde dışarı çıkmak isteyen bir şey vardı, ben onu yaşamaya çalışıyordum yalnızca. Neden böylesine güçtü bu?

***
”Her insanın yaşamı, onu kendine götüren bir yoldur, bir yol denemesi, bir yol taslağıdır. Hiçbir insan yüzde yüz kendisi olamamıştır ama yine de herkes gücü yettiğince ilerler bu yolda, kimi biraz daha gözü açık kimi biraz daha gözü kapalı….Hepimiz aynı derinliklerden çıkıp geliriz, ama bir taslak olarak, derinliklerden çıkıp gelen bir yaratık olarak her birimiz, kendi öz amacımıza varmak için uğraşıp didiniriz. Birbirimizi anlayabilir, ama kendimizi ancak kendimiz açıklayıp yorumlayabiliriz.”
***

Bir kimse bir şeye mutlaka gereksinim duyuyor ve o şeyi ele geçiriyorsa, bunu ona sağlayan rastlantı değildir; kendisi, kendi içindeki istek ve zorunluluk onu çekip ilgili nesneye götürmüştür.

***
“Dışımızda gördüğümüz şeyler, içimizdekilerin aynıdır. İçimizde taşıdığımız gerçek dışında başka bir gerçek yoktur. İnsanların çoğunun gerçeğe bu kadar aykırı bir yaşam sürmesinin nedeni, kendi dışlarındaki görüntüyü gerçek saymaları, içlerindeki dünyaya ise asla söz hakkı tanımamalarıdır. Evet, bu mutlu kılabilir insanı. Ama insan bir kez işin bilincine vardı mı, çoğunluğun izlediği yolu seçmesi diye bir şey söz konusu olamaz. Dostum Sinclair, çoğunluğun izlediği yol kolaydır, bizimkisi ise zor.”
***

İnsan birinden korkuyorsa, o kimsenin kendi üzerinde söz sahibi olmasına izin vermiş demektir.

***
Uyanık insanları bekleyen tek ama tek bir görev vardır: kendini aramak, kendi içinde bir sağlamlığa kavuşmak, el yordamıyla kendine özgü yolda ilerlemek, yolun nereye çıkacağına aldırmamak…Bu beni derinden sarsmıştı, söz konusu yaşantının meyvesi buydu benim için. Sık sık geleceğin hayalleriyle oynamıştım, belki şair ya da peygamber, belki ressam, belki daha başka biri olarak gelecekte beni bekleyen rolleri düşlemiştim. Bütün bunlar hiçti. Ben şiir yazmak, vaaz vermek, resim yapmak için gelmemiştim dünyaya; ne ben ne de bir başkası öyle bir amaç için dünyada bulunuyordu. Bunların hepsi arada baş gösterip ikinci planda kalan şeylerdi. Herkes için gerçekte bir tek uğraş vardı; kendini bulmak.
***

Biz bir insandan nefret ettiğimizde, kendi içimizde yuvalanıp bu insanın görüntüsüyle karşımıza çıkan birinden nefret ederiz. Bizim kendi içimizde olmayan şey, bizi kızdırmaz.

***

“Demian, dört bir yandan insanların bir araya gelip sürüler oluşturduğunu, oysa özgürlük ve sevgi denen şeye hiçbir yerde rastlanmadığına belirtti. Öğrenci dernekleri, şarkı ve türkü topluluklarından uluslara varıncaya kadar bütün bu bir araya gelmelerin zorlama bir nitelik taşıyıp, sıkıntıdan korkudan ve ne yapacağını bilememekten kaynaklandığını, içte ise söz konusu beraberliklerin çürüyüp kokuştuğunu, eskiyip yıkılmaya yüz tuttuğunu açıkladı.Beraberlik güzeldir. Ama dört bir yanda yeşerip boy attığını gördüğümüz durum için bir beraberlik denemez asla. Gerçek bir beraberlik yeni doğacak, bireylerin birbirini daha iyi tanımasından kaynaklanacak ve bir süre için dünyaya bir başka biçim verecektir. Şu an beraberlik adı altında gözlemlenen şey, bir sürü oluşumudur yalnızca.

İnsanlar birbirlerine kaçıp sığınıyorlarsa, birbirlerinden korktukları içindir. Beyler kendi aralarında birbirlerine sığınıyor, işçiler kendi aralarında, bilginler yine kendi aralarında birbirlerine kaçıp sığınıyorlar. Peki niçin korkuyorlar birbirlerinden? Kendi kendisiyle uzlaşamayan insan korkar yalnız. Şimdikiler korkuyorsa, kendi kendilerini tanımak istemediklerindendir.”
***
Eva: “Doğmak, dünyaya gözlerini açmak güçtür her zaman. Biliyorsunuz, yumurtadan çıkarken zorlanır bir kuş. Gözlerinizi geriye çevirip sorunuz: Yol o kadar güç müydü gerçekten? Yalnızca güç müydü? Bir güzelliği de yok muydu? Bundan güzel, bundan kolay bir yol biliyor muydunuz?”
Sinclair: “Sanki uykuda konuşur gibi güçtü dedim. Düş çıkıp gelene kadar güçtü.”
***

Düş, yazgınızı oluşturduğu sürece ona sadakatten ayrılmamalısınız.

***

Delikanlı sevmiş ve sevgide kendini bulmuştu. Oysa çokları sever ama kendilerini yitirir.

***

Sinclair: “Peki bu irade nasıl bir şeydir? Hem insanın iradesinin özgür sayılamayacağından söz ediyorsun, hem insan yeter ki iradesini belli bir amaca yöneltsin, o zaman bu amaca kavuşabilirsin diyorsun. Hiç olur mu böyle bir şey! Ben kendi irademe söz geçiremiyorsam, onu dilediğim gibi şu ya da bu nesne üzerine yöneltebilmem düşünülebilir mi?”

Demian: “İyi ki sordun! dedi gülerek. Hep soracaksın, hep kuşku duyacaksın. Şimdi sorduğun şey çok basit. Diyelim ki, bir pervane iradesini bir yıldıza ya da bir başka şeye yöneltmek istedi, asla başaramaz bunu. Hatta böyle bir şeye de kalkışmaz hiç, yalnızca kendisi için bir anlam ve önem taşıyan, kendisinin gereksinme duyup mutlaka ele geçirmek zorunda olduğu şeye bakar. Ve bu konuda inanılmayacak işlerin bile üstesinden gelir. Öyle tılsımlı bir altıncı duyu geliştirir ki, bir başka hayvanda böyle bir duyuya rastlanmaz! Kuşkusuz bir insanın etkinlik alanı bir hayvanınkinden daha geniştir,ilgi duyduğumuz nesneler daha çoktur. Ama biz de hayli dar bir çemberin içinde hapsolmuş yaşarız. Bu çemberin dışına çıkmak elimizden gelmez. Elbette falan ya da filan şeyin hayalini kurabilirim. Örneğin Kuzey Kutbuna gitmem gerektiğini geçirebilirim kafamdan ya da bunun gibi bir şey ama istek benim kendi içimden kaynaklanıyor ve varlığım gerçekten böyle bir istekle dolup taşıyorsa, ancak o zaman belli bir şeyi yeterince güçlü şekilde arzulayıp gerçekleştirebilirim. Böyle bir durumu yaşar da, sana kendi içinden yapman buyrulan bir şeyi yapmaya kalkarsan başarıya ulaşabilir, o zaman iradeni bir arabanın önüne koyulan beygir gibi söz konusu işe koşabilirsin.”

***

İnsanın kendini, kendisine götüren yolu izlemesi kadar dünyada nefret ettiği başka bir şey daha yoktur.

***
“Demian belki yakışıklıydı, belki hoşuma gidiyordu ama belki de tiksiniyordum kendisinden, bu da kestirilecek gibi değildi; bütün gördüğüm, bizden başka türlü olduğuydu, bir hayvandı sanki, bir hayaletti ya da bir görüntü, bilmiyorum nasıldı ama başkaydı, akıl almayacak kadar başkaydı bizden.”

 

Hermann Hesse , “Demian”  

 

Kaynakça: Hermann Hesse (2004) Demian, (Çev. Kamuran Şipal), 2. Baskı, Can Yayınları, İstanbul

Not: Hermann Hesse, Demian’ı ilk kez 1919 yılında Emil Sinclair takma ismiyle yayımlatır. Amacı, kendi ünlü isminin etkisinden bağımsız olarak, bu kitabın uyandıracağı yankıları görmektir. Kitap, büyük ses getirir ve Fontaine ödülüne layık görülür. Ama, Hermann Hesse ortaya çıkmaz ve ödülü almaz.

 

 

Hikayeni Değiştir, Dünyan Değişsin

Motivasyon ve Gelişim Kitapları

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir