Kelebekler Hep Benimle

Kelebekler Hep Benimle... Şimdi sana bir öykü anlatacağım. Öykü, biraz benimle biraz da seninle ilgili. Bir sabah uyandığında kelebeğe dönüşen bir adamın gerçek öyküsü bu.

Kelebekler Hep Benimle... Şimdi sana bir öykü anlatacağım. Öykü, biraz benimle biraz da seninle ilgili. Bir sabah uyandığında kelebeğe dönüşen bir adamın gerçek öyküsü bu.

Kelebekler Hep Benimle

Şimdi sana bir öykü anlatacağım. Öykü, biraz benimle biraz da seninle ilgili. Bir sabah uyandığında kelebeğe dönüşen bir adamın gerçek öyküsü bu.

Uykusundan uyandığında çığlık çığlığa bağırdı genç adam. Kolları yerine kanatları vardı, bacakları da çoğalmış gibiydi. Kafasında düşünceler uçuşurken iki tane de anten bulunduğunu fark etti. Ne oluyordu, bu nasıl olabilirdi ki? Hala uykuda olduğunu düşündü ama değildi! Belki biraz beklese geçecekti. Bir iki saat sürer miydi? Polisi arasa… Hayır, kimse inanmazdı ona. Bu şekilde sokağa da çıkamazdı. Peki ya işe nasıl gidecekti? Bugün değilse bile yarın mutlaka gitmeliydi…

Şoku atlattığında aklında bazı düşünceler oluşmuştu. Mesela bu vücut yapısı çok rahatsız edici gelmişti kendisine. Bir tür kanatlı böcek olmak…Gerçi bazı zamanlar kendini bir böcek gibi hissettiği olmuştu ama artık bu durum histen öte bir şeydi. Gerçekti.

Kendi kendine söylenmekten alamadı kendini. Bu nasıl bir hayattı böyle, birisi açıklasaydı keşke. Hiç insan kelebeğe dönüşür müydü? Bir çizgi filmdeydi sanki… Bütün gün evin içinde dolandı durdu, oradan oraya yürüdü. Sinirlendi, hüzünlendi, isyan etti ama sonunda yorgun düştü.

Aklına kelebeklerin sadece bir gün yaşayabildiği geldi birden. Hayır, bir belgeselde kral kelebekleri izlemişti. Yıllarca yaşayabildiklerini biliyordu onların. İçi rahatladı; ama bir taraftan da hüzünlendi. Artık kelebek olarak mı yaşayacaktı? Hayatının sonuna kadar mı?

Ertesi gün oldu, yine aynı bedende uyandı. Bu işin şakası kalmamıştı artık. Yardım istemeliydi. Ama bir saniye, ya kendisini incelemek isterlerse! Deney faresi olmaya hiç de niyeti yoktu doğrusu. Türkiye’de yaşadığını unutmamalıydı ayrıca. Düşündü, düşündü…Ara sıra bağırmak istedi ama hayır, konuşamadı. Kelebekler konuşamazdı.

Birden aklına bir şey geldi. Ya kendisi bir kelebeğe değil de, bir kelebek kendisine dönüşmüşse. Vay kelebeğin haline! Bir kelebeğin bir insana dönüşmesi tam bir skandal olurdu herhalde. Tırtıl olsa anlardı; ama bir insan neden kelebeğe dönüşürdü ki? Bu garip bir durumdu. Gerçi kelebekleri severdi, onların o zarif ve özgürlük kokan hallerine bayılırdı.

Bir gün büyük bir adam olmayı düşlemişti, dünyayı değiştirmeyi; ama kelebek olmayı değil! Karma’karışık bir durumdu kendisi için. Bir yerlerde bir hata olmalıydı. Ya da acaba hatanın düzeltilmiş hali miydi bu durum? Bir kelebek olmak, nasıl bir şeydi ki?!

O da ne, birden penceresine bir kelebeğin konduğunu fark etti. Kafasında bir düşünce belirdi aniden. Mademki artık bir kelebekti; kelebekler, kelebeklerle olmalıydı. Birden kanatlarını çırpmaya başladı. Evin içindeki her şey uçuşurken, kendisini bu güzel duygudan alamamıştı. Kanat çırptıkça havalanmaktaydı ince bedeni. Evet evet, havalanmaktaydı… Hani kelebekler uçardı ya. Neden olmasın, diye geçirdi aklından. Pencereden dışarıya baktı. Oldukça yüksekteydi bulunduğu yer. Kanatlarını açtı ve kendini boşluğa bıraktı. Artık gerçek bir kelebek olmuştu.

Demian’a                     

 

“Kelebekler Hep Benimle” yazısının İngilizce versiyonu için tıklayınız:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir