Halil Cibran

Bana kulak ver ki, sana ses verebileyim.
    Baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir.
    Bir adam bir düş gördü ve uyandığında yorumcuya giderek düşünü kendisi için yorumlamasını istedi. Yorumcu adama dedi ki, bana uyanıkken gördüğün düşlerle gel ki anlamlarını söyleyebileyim. Ama uykunun düşleri ne benim bilgeliğime aittir ne de senin imgelemine…
    Bir gün, güzellik ve çirkinlik bir deniz kıyısında karşılaştılar ve dediler, ‘haydi denize girelim.’ Giysilerini çıkartıp suda yüzdüler. Bir süre sonra, çirkinlik kıyıya dönüp, güzelliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti. Güzellik de denizden çıktı, kendi giysilerini bulamadı; ama çıplak olmak utandırıyordu onu, çaresiz çirkinliğin giysilerine büründü ve yoluna devam etti güzellik. O gün bugündür, erkekler ve kadınlar onları birbirine karıştırır. Ancak içlerinden güzelliğin yüzünü önceden görmüş kimileri vardır ki, giysilerine bakmaksızın tanırlar onu. Ve yine çirkinliğin yüzünü bilen kimileri vardır ki, gözlerinden tanırlar çirkinliği.
    Biz sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz.
    Doğa, hoşgeldin diyen kollarıyla uzanır bize ve onun kadınsı güzelliğinden haz almaya çağırır bizi; ama biz onun sükunetinden ürker, kalabalık kentlere akın ederiz ve orada tıpkı vahşi bir kurdun önünden kaçışan koyunlar gibi birbirimizi sıkıştırarak yaşarız.
    Dünya kuruldu kurulalı bilinir: Aşk, derinliğinin farkına, ancak ayrılık saati gelip çattığında varır.
    Esin daima şarkı söyler; asla açıklamaya çalışmaz.
    Evet, bir Nirvana var; o, koyunlarını yeşil bir otlağa yaymanda, çocuğunu uyutmanda ve şiirinin son dizesini yazmandadır.
    Evim der ki, “Beni bırakma, çünkü burada senin geçmişin yaşıyor.” Yolum der ki, “Gel ve beni izle, çünkü ben senin geleceğinim.” Ve ben hem eve, hem de yola derim ki, “Benim ne geçmişim, ne de geleceğim var. Eğer kalırsam, kalışımda bir ayrılış vardır; gidersem, ayrılışımda bir kalış.
    Hayatın bütün esrarını çözdüğün vakit ölümü arzularsın. Çünkü o da hayatın sırlarından biridir.
    Hayatın öyle geniş ve büyük boşlukları vardır ki,can buralarda dolanır da,bu süre,insanoğlunun kendi buluşu olan zaman tarafından ölçülemez.
    Her erkek iki kadına aşık olur. Biri hayallerinde yarattığı diğeriyse henüz doğmamış olandır.
    İnsanın hakikati, sana gösterdiğinde değil, gösteremediğindedir. Bundan ötürü onu tanımak istersen dediklerine değil, demediklerine kulak ver.
    İş, görünür kılınmış sevgidir.
    Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır.
    Misafirler olmasaydı, evlerimiz mezara dönerdi.
    Öğrenimsiz akıl sürülmemiş tarlaya benzer.
    Sahip olduklarınızdan verdiğinizde çok az şey vermiş olursunuz. Gerçek veriş kendinizden vermektir.
    Sırtını güneşe çevirirsen gölgenden gayrı bir şey göremezsin.
    ‘Tek doğruyu buldum’ değil, ‘Bir doğruyu buldum’ deyin.
    Toprağın neresini kazarsan kaz, bir define bulacaksın. Ancak bir çiftçinin inancıyla kazmalısın.
    Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan,
    Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan,
    Ne görebiliyorsun,
    Ne duyabiliyorsun.
    Yanlışlarımızı doğrularımızdan daha büyük bir coşkuyla savunmamız ne gariptir!
    Yoksa, ne çiçek açan ne de meyve veren bir ağaç mı olsaydım; çünkü verimli olabilmenin sancısı, kıraç olmaktan ağırdır.
    En uzun ömür ile en kısa ömür arasında pek bir fark olmadığını sizi çevreleyen sonsuzluğu düşündüğünüzde anlayacaksınız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir