Kişilere Göre Özdeyişler ve Özlü Sözler (A’dan M’ye)

Kişilere Göre Özdeyişler ve Özlü Sözler

(A’dan M’ye)


Albert Camus


Ateşten ve yiyecekten yoksun bir insan için özgürlük, hiç de acelesi olmayan bir lükstür.
Başardığımız her iş bizi köleleştirir, çünkü daha iyisini yapmaya zorlar
Başarı kolay elde edilir, zor olan başarıyı hak etmektir.
Bazılarının, sadece normal olmak için ne büyük çaba sarf ettiğini kimse fark etmiyor.
Ben dilimin sınırlarında nöbet beklerim.
Ben umutsuzluğu ve bu dertli dünyayı kabul etmeyerek, insanların birleşmesini ve kötü yazgılarına karşı savaşmalarını istiyordum
Benim uğraşım, kitaplarımı yazmak, insanlarım ve halkım tehdit edildiğinde savaşmaktır. Hepsi bu.
Bir insan söyledikleri kadar söylemedikleriyle de insanlaşır.
Bir insanı sevmek, onunla birlikte yaşlanmaya razı olmaktır.
Bir insanın tek başına mutlu olması utanılacak bir şeydir.
Bir yapıtın kalbinde, orası karanlık bile olsa sönmeyen bir güneş parlar.
Bir yazarım. Ben değil kalemim düşünür, anımsar ya da kuşatır.
Bütün büyük olayların, büyük düşüncelerin önemsiz bir başlangıcı vardır.
Büyük olmanın yolu da, deha gibi çalışma ve alınterinden geçer.
Çağdaş siyasi toplum, insanları mutsuzluğa düşürme makinesidir.
Dostlarım, şimdi ben size büyük bir şey söyleyeceğim. Sakın kıyametin kopmasını beklemeyin, o her gün kopmaktadır.
Dünya aydınlık olsaydı, sanat olmazdı.
Dünyada her kötülük, hemen her zaman cehaletten gelir.
Dünyanın en eski mesleği “kendini satmak”tır. Bunu “fahişelik” ile karıştırmak da bir o kadar eski bir yanılgıdır.
Evren insan için uyumsuzdur ve bilinemez.
Evrenimin gizi: İnsandaki ölümsüzlük isteğine kapılmadan Tanrı’yı düşlemek.
Felsefe, utanmazlığın çağdaş biçimidir.
Geceler sonsuz değildir.
Geleceğe yönelik gerçek cömertlik, şu an mevcut olan her şeyden vazgeçmeyi içerir.
Gölgesiz güneş yoktur ve geceyi tanımak gerekir.
Haklı olma ihtiyacı, sıradan insanlara özgüdür.
Hatırlamak için yavaşlar, unutmak için hızlanırız.
Hayat ve ahlak hakkında bildiğim her şeyi futboldan öğrendim.
Hepimiz öleceğimize göre, ne zaman ve nasıl olduğunun önemsizliği meydandadır.
Her şeye katlanabilirim, yeter ki içimde o yoğun ve coşkun yalımı duyayım.
Her şeyin anlamsız olduğunu söylediğimiz anda bile anlamlı bir şey söylemiş oluruz.
Hiçbir sanatçı gerçekten vazgeçmez.
Hiçbir şey, büyüklük kadar sade değildir; çünkü sade olmak, biraz da büyük olmaktır.
Hürriyet, tarihin kaybolmayan tek değeridir.
İnancın yere düşerse silahın da yere düşer.
İnsan, kendi kendisinden saklamaya çalıştığı yanını sevmez.
İnsan, kendisine bir mânâ vermeye çalışan tek mahlûktur.
İnsan “ne ise o olmayı” reddeden tek yaratıktır.
İnsan da, yaşam da saçmadır; boşunadır, rastgeledir, sağlam hiç bir şey yoktur; ama yine de yaşamak gerekir.
İnsan hiçbir zaman tamamıyla mutsuz olmaz.
İnsan insan olmadığı sürece insanlar insan gibi yaşayamaz.
İnsan kendisi için gerçek ve mutlak olan mutluluğa yaşamı boyunca yalnız bir kez erişir ve geri kalan tüm yaşamını bu mutluluğa tekrar ulaşmaya adar.
İnsan söyledikleriyle değil, söylemedikleriyle insanlaşır.
İnsan tümüyle suçlu değildir çünkü tarihi o başlatmadı, ama tümüyle suçsuz da değildir çünkü tarihi sürdürdü.
İnsanı savunuyorum, çünkü düştüğünü gördüm.
İnsanın her gün yaptığı en iyi şey intihar etmemeye karar vermektir.
İnsanın parası varsa çalışmak zorunda kalmaz. Böylece zamanı satın alır. Bu kalan zamanda da kendini mutlu edebilecek şeyleri yapar. Yani para mutluluğu satın alır.
İnsanlar için en ideal düzen, onların mutlu olduğu düzendir.
İnsanlarla uzun süre yaşayamıyorum. Sonsuzluğun payından bana biraz yalnızlık gerek.
Kendine bir anlam arayan tek varlık insandır.
Kışın en soğuk zamanında, ben nihayet içimde yenemediğim bir yaz olduğunu öğrendim.
Kötülük cehaletten gelir.
Mutluluk, bizi zorlayan kadere karşı kazanılan zaferlerin en büyüğüdür.
Mutluluk şansı olmasaydı, adaletin hali ne olurdu.
Ölüm bir istatistik ve devlet işi oldu mu, dünya işleri artık iyi gitmiyor demektir.
Ölüm korkusunu aşmadıkça insan için özgürlük yoktur. Ama intihar ile değil. Bu korkuyu aşmak için kendini bırakmamak gerekir. Hiç burukluk duymadan, korkmadan ölebilmeli.
Önümden gitme seni izleyemeyebilirim, arkamdan da gelme yol gösteremeyebilirim; yanımda yürü ve yalnızca dostum kal.
Özgürlük gelecek umudu değildir. O, şu ‘an’adır ve insanlarla ve şu andaki dünyayla uyumludur.
Sanat, sanatçıyı insanlardan ayrılmamaya zorlar.
Sanat bence en büyük sayıda insanı ortak acılar ve sevinçlerle coşturacak görüntüleri, biçimleri bulmaktır.
Sanat hem bir coşma, hem de bir yadsıma işidir.
Sözün gelişi ‘dostlarım’ diyorum, dostum yok artık, sadece suç ortaklarım var. Onların da sayısı pek çoğaldı, bütün insanlar suç ortağım benim. En başta da siz geliyorsunuz. Kim yanımdaysa birinci odur.
Ya zamanla birlikte yaşar ölürsün, ya daha yüce bir yaşam uğruna zamanın dışına çıkarsın.
Yaratıcı olarak ölümün kendisine hayat verdim. Ölmeden önce yaptığım şey bu.
Yaşama umutsuzluğu yoksa yaşama aşkı da yoktur.
Yaşamak kendi başına bir değer yargısıdır. Nefes almak ise; yargılamaktır.
Yaşamanın tadını çıkarmaktan korkana aptal derim.
Yazar, sanatını büyük yapan şu iki görevi yüklenmelidir; gerçeği ve özgürlüğü.
Yazılan her şey yaşanamaz; ama insan bunu yapmayı deneyebilir.
Yirminci yüzyılımız korku çağıdır. Diyeceksiniz ki korku bir bilim değildir; ama bu korkuda bilimin payı var.
Zamanımdan ayrılamayacağımı anlayınca, onunla birleşmeye karar verdim.

Albert Einstein


    A’yı hayatta başarı olarak tanımlayalım, o zaman A = X + Y + Z’ dir; X çalışmaktır, Y oyundur Z ise çenesini tutmayı bilmektir.
Ancak başkaları için yaşanan bir hayat, yaşamaya değer bir hayattır.
Aynı anda hem savaşa hazırlanıp, hem de savaşı önleyemezsiniz.
Aptallığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç almayı ummaktır.
Azim paha biçilmezdir: “Çok zeki olduğumdan değil, sorunlarla uğraşmaktan vazgeçmediğimden başarıyorum.”
Başarılı bir adam olmak için çalışmayın aksine önemli bir adam olmak için çalışın.
Bazı erkekler kadınları anlamaya çalışır, diğerleri kendilerini daha basit konulara adarlar, örneğin görelilik kuramına…
Ben gelecek için hiç bir endişe duymadım. O yeterince hızlı geliyor.
Ben atomu insanlığın yararı için keşfettim. Ama insanlar atomla birbirlerini öldürüyorlar.
Bilgi deneyimden gelir: “Bilgi malumat değildir. Bilmenin tek yolu deneyimlemektir.”
Bilim atom bombasını üretti, fakat asıl kötülük insanların beyinlerinde ve kalplerindedir.
Bilim, her günkü düşünmelerimizin saflaşmasından başka bir şey değildir.
Bir hatayı iki defa tekrar etmeyen en mükemmel insandır.
Bir kum tanesinin sırrını çözmeyi başarsaydık, bütün dünyanın sırrını öğrenmiş olurduk.
Bir ülkenin geleceği o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır.
Bu dünyada beni birkaç kişi anladı, onlar da yanlış anladı.
Bugüne odaklanın: ” Güzel bir kızı öperken düzgün araba kullanan birisi, öpücüğe hak ettiği dikkati vermiyor demektir.”
Çok zeki olduğumdan değil, sadece sorunların üstünde daha çok duruyorum.
Çok fazla okuyan ve beynini çok az kullanan bir adam, basit düşüncenin tembel alışkanlıkları içinde kalır.
Dahiliğin mutlak bir sınırı vardır, aptallığın asla.
Başarılı olmaya değil, değerli olmaya çalışın.
Dehanın 10’da 1’i yetenek 10’da 9’u da çalışmaktır.
Delilik aynı şeyi tekrar tekrar yapmak ve farklı sonuçlar beklemektir.
Dünya yaşamak için tehlikeli bir yer; kötülük yapanlar yüzünden değil, durup seyreden ve onlara ses çıkarmayanlar yüzünden.
Dünyada bir tane dahi çocuk mutsuz olduğu sürece, büyük icatlar ve ilerlemeler yoktur.
Eğer gerçeği açıklamak istiyorsan, zarafeti terziye bırak.
Eğer ne yaptığımızı biliyor olsaydık, buna araştırma denmezdi öyle değil mi?
Eğitim, insanın okulda öğrendiği her şeyi unuttuğunda arta kalandır.
En değerli kişiler alçakgönüllü olanlardır.
Gelecekte başarılı olacak insanlar, geçmişten çalışarak ulaşmalıdır.
Gençliğimizde düşüncelerimizi oluşturan tüm konular sevgiyle ilgilidir, sonraları ise tüm sevgimiz düşüncelerimiz olur.
Genelde insanlığın kaderi, hak ettiği olacaktır.
Gerçeği aramak onu elde etmekten daha kıymetlidir.
Gerçeğin bilgisi deneyle başlar, deneyle biter.
Gerçeklikle karşılaştırıldığında, bilimde vardığımız düzey ilkeldir, çocuk oyuncağıdır. Ama sahip olduğumuz en değerli şey odur.
Gerçek yalnızca bir ilüzyondur, ama bitmek bilmeyen bir ilüzyon.
Görelilik kuramım başarıyla kanıtlanırsa Almanya benim bir Alman olduğumu iddia edecek, Fransa ise dünya vatandaşı olduğumu açıklayacaktır. Kuramım gerçek dışı çıktığında ise, Fransa bir Alman olduğumu söyleyecek, Almanya ise bir Yahudi olduğumu açıklayacaktır.   (Fransız Felsefe Cemiyeti’ne konferansından 6 Nisan 1922.)
Günde yüz kez kendime iç ve dış yaşamımın, yaşayan ya da ölü başka insanların emeğine dayandığını hatırlatıyorum; çok derinlere dalmadan günlük yaşamdan biliyoruz ki, bir insan başkaları için vardır.
Güzel gençler doğanın eseridir, güzel yaşlılar ise sanatın.
Hayat iki şekilde yaşanır: ya hiç mucize yokmuş gibi ya da herşey birer mucizeymiş gibi.
Hata yapın: “Hiç hata yapmamış bir insan yeni bir şey denememiş demektir.”
Hayal gücü güç verir: “Hayal gücü her şeydir. Sizi bekleyen güzelliklerin önizlemesi gibidir. Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.”
Her savaş insanlığın ilerlemesini engelleyen kötülük zincirine bir halka ekler.
Her şeyi olabildiğince sade yapın, ama basit değil
Herkesin fikir birliğine vardığı bir akşam, kayıp bir akşamdır.
İki atı aynı anda süremezsiniz. Bir şeyler yapabilirsiniz ama her şeyi yapamazsınız. Şimdiye odaklanın ve bütün enerjinizi şu anda yaptığınız işe verin.
İnsan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye ulaşamaz.
İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil, prensipleri ve inançlarıdır.
İnsanlar kendileri karşı çıkmadıkça, hiçbir şey savaşları ortadan kaldıramaz.
İnsanlığın buluş ruhu, son yüzyılda bize öyle şeyler armağan etti ki; yönetimdeki gelişmeler de teknik gelişmelere ayak uydurabilseydi üzüntüsüz ve mutlu bir yaşama kavuşurduk.
İki şey sonsuzdur; İnsanoğlunun aptallığı ve evren. Fakat ikincisinden emin değilim.
Kuantum mekaniği konusunda çok çalışmak gerekir. Ama, içimden bir ses bana bunun her şeyin çözümü olmadığını söylüyor. Bu teoriyle birçok şey açıklanıyor; ama hala O’nun sırrını çözebilmiş değiliz. Ben yine de, O’nun zar atıp kumar oynadığını, hiç mi hiç zannetmiyorum.
Matematikçiler, Görelilik Kuramına el attıktan sonra, ben kendi kuramımı tanıyamaz hale geldim.
Merakınızın peşinden gidin: “Benim özel bir yeteneğim yok. Yalnızca tutkulu bir meraklıyım.”
Neden beni hiç kimse anlamıyor; ama herkes beni seviyor?
Önyargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur.
Posta pullarının gideceği yere varasıya kadar mektuba yapışıp kalmasından ötürü çok değerli olduğu söylenir. Posta pulu gibi olun ve başladığınız işi bitirin.
Propagandayla zehirlenmedikleri sürece kitleler asla savaş düşkünü değildirler.
Sadece barışçı değil, militan bir barışçıyım. Barış için savaşmaya hazırım.
Sağduyu, onsekizine kadar edindiğimiz önyargılar toplamıdır.
Savaş insan toplulukları arasındaki çatışmanın en azgın biçimidir; aynı zamanda en trajik.
Sorunlar, onları yaratanların mantığı ile çözümlenemez.
Tabiatta öylesine yüksek bir akıl kendini gösteriyor ki, insanın en ince düşünceleri ve buluşları bu aklın yanında sönük bir gölge gibi kalır.
Hayal gücü bilgiden daha önemlidir; çünkü bilgi sınırlıdır.
Yanlış yapmayan insan yoktur; insanlık yanlışını kabul ve düzeltmekle olur.
Yüksek ruhlar, her zaman sıradan akılların şiddetli muhalefetleriyle karşılaşırlar.
Yolculuk etmeyi seviyorum ama varmaktan nefret ederim.
Zorlukların göbeğinde fırsatlar yatıyor.

André Gide


Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez.
Arkadaş, insanların sana sundukları gibi benimseme yaşamı.Yaşamın daha güzel olabileceğine inandır kendini.
Başka birinin sizin kadar iyi yapabileceği bir şeyi bırakın o yapsın, siz yapmayın.
Bilge kişi, her şeye şaşan kişidir.
Her İsviçreli kendi buzulunu içinde taşır.
Hayat yaşla değil, yaşamakla anlaşılır.
Gerçeği arayanlara inanın. Bulduklarını iddia edenlerden çekinin.
Her türlü kötülüğü yapmaya muktedir iken, kötü bir şey yapmamak: İşte, budur iyilik.
İhtişam baktığın şeyde değil bakısında olmalı.
Kendi kendinin mutluluğuna engel olmak yolunda insan fevkalade beceriklidir.
Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe insan, yeni okyanuslar keşfedemez.
Olmadığın biri olarak sevilmektense, olduğun biri olarak nefret edilmek daha iyidir.
Yaşam, çok zalim bir öğretmendir. Önce sınav yapar,sonra dersi verir.
Yükümüz ne kadar ağır ve zahmetli olursa, ruhumuzu o oranda eğitir ve yüceltir.
İyi bir başlangıç, yarı yarıya başarı demektir.
Anı yazmak, ölümün elinden bir şey kurtarmaktır.
Aptal görünmeye çalışmak en büyük akıllıklıktır.


Anton Çehov


    Aşılmasına imkan olmayan hiçbir duvar yoktur.
İnsan inandıklarıdır.
Bizi çalışmak kurtarır.
Sen sevdiğin için sakın utanma, bil ki utanması gereken; sevildiğini bildiği halde sevmesini bilmeyendir aslında.
Her şey basit olmalıdır… Tümüyle basit… Teatral olmamaktır esas olan…
İnsanlar arkanızdan konuşuyorsa, onlardan öndesiniz demektir.
Hayat seni güldürmüyorsa, espriyi anlamadın demektir.
Mutluyken görmezden geldiğin şeyler mutsuzken canını yakar. “Çünkü insan hatalarını mutluyken değil, hep mutsuzken anlar”.

Aristoteles


Aynı fikirler bu dünyada bir değil, iki değil, sayısız defa boy gösterirler.
Bilim, iyi zamanlarda servet, kötü zamanlarda bir sığınak ve iyi bir yol göstericidir.
Bütün; başı, ortası ve bir sonu olandır.
Birçok kişinin yaşamı, isteklerini doyurma yollarını aramakla geçer.
Bilgi doğuştan akılda yoktur, ama akıl bilgiyi üretecek kapasitededir.
Biz, tekrar tekrar yaptığımız şeyleriz. Demek ki mükemmellik bir eylem değil, bir alışkanlıktır.
Bütün insanlar doğaları gereği bilmek isterler.
Cesaret kuvvetle birleşince birazcık artar.
Çok süslenenlere bakın; hepsi de gizlenmek istiyordur.
Dost; kişinin ikinci benliğidir.
Dost kara günde belli olur.
En büyük suçlar, gerekli olanı değil de, fazla olanı elde etmek için işlenir.
En üstün şey metefor ustası olabilmektir; başkalarından öğrenilemeyecek tek şey budur.İyi metefor, benzeşmeyenler arasındaki benzerliğe karşı sezgisel bir algı gerektirdiğinden, aynı zamanda dehanın da göstergesidir.
Eğitim görmüş aklın işareti, herhangi bir düşünceye onu kabul etmeden önçe açık olmasıdır.
En büyük suçlar yokluktan değil çokluktan doğar. Kimse başını sokacak yer bulabilmek için zorba olmaz.
Felsefe kişilerin yaşamı merak etmesinden doğar. Yaşamı en çok merak eden çocuklardır.
Gerçek mutluluk mal ve mülke sahip olmak ile değil, akıl ve erdeme sahip olmak ile mümkündür.
Gerçek arkadaşlık iki bedende bir ruhtur.
Hiçbir dahi, biraz çılgınlık karışımından yoksun olamaz.
Hayatı bir şölen sofrası gibi bırakmalı, ne susuz ne de sarhoş olarak
İnsanlar arzularına son olmadığı için, bu arzuları tatmin edecek vasıtalara da son olmamasını isterler.
İyi, basit; kötü ise çok yönlüdür.
İyi, iki anlama gelir: Birisi mutlak iyidir. Diğeri ise birisi için iyi olandır.
İlkeler ya da ilk nedenler bilimidir felsefe.
İyiliğe gücün yetmezse, kötülük etme.
İsteklerini tutsak al, vicdanına tutsak ol.
İnsanlar bir açıdan iyi pek çok açıdan kötüdür.
İnsanın içinde olanlar dışında anlam buluyor.
İnsan ve hayvan arasındaki tek fark düşünmektir, düşünebilene.
Kimi ister, kimi verir; doğa ile insan bir bütündür.
Kimilerinin gerçekten özgür olabilmesi için ötekilerin köle olması gerekir.
Kimse tesadüfle veya onun vasıtasıyla doğru ve akıllı olmaz.
Kişiler başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler.
Mutluluğun özü, bizdeki tam bilgi ve ruh doğruluğudur
Tek mantık düşünebilmekse; evet, akıllıyız.
Mizahın sırrı şaşırtmasıdır.
Okuyup yazanla okumayıp yazmayan arasındaki ayrılık, ölülerle diriler arasındaki ayrılık kadardır.
Platon’u severim ama gerçeği daha çok severim.
Ruhun güzelliği bedenin güzelliği kadar çabuk görünmez.
Sözün en güzeli, söyleyenin doğru olarak söylediği, dinleyenin de yararlandığı sözdür.
Sabır acıdır, fakat meyvesi tatlıdır.
Sevmek acı çekmektir, sevmemek ölmek.Sevmek zevktir ama yalnız sevilmenin hiçbir zevki yoktur.
Sıradan insanlar gibi konuş, bilge adamlar gibi düşün; böylelikle herkes seni anlasın.
Sürekli yaptığımız şey neyse, biz o’yuz. O halde, mükemmellik bir eylem değil, bir alışkanlıktır.
Sanatın amacı, varlıkların dış görünümlerini değil, onların içsel önemlerini temsil etmektedir.
Şiir, daha felsefidir ve ciddiye alınmayı tarihten daha çok hak eder.
Tekrar tekrar yaptığımız şeyiz biz. Dolayısıyla mükemmeliyet bir eylem değil alışkanlıktır.
Umut, uyanık adamın rüyasıdır.
Umut insanı uyandıran bir rüyadır.
Yalnız erdemi bilmek yetmez, ona sahip olmak, onu yapmak da gerekir.
Yaratılış bakımından bütün kişiler öğrenmek isteği içindedirler.
Yetinmesini bilenler mutludur.
Yüreklilik güçle birleşince büsbütün artar.
Yalnızlık vahşi hayvanlara ya da Tanrıya mahsustur
Zayıf, daima adalet ve eşitlik ister, halbuki bunlar kuvvetlinin umurunda bile değildir.
Zaman nedir, yapısı nesıldır? Bir varlık mıdır? Varlık dışı mıdır? Boşlukla bir ilgisi var mıdır? Değişim konusunda ısrarlı mıdır? Ve başlangıcı nedir?





Arthur Schopenhauer


Herkes kendinde eksik olanı sever.
Dünyanın en yoksul insanı, paradan başka hiçbir şeyi olmayandır.
Tüm istekler ihtiyaçtan, dolayısıyla yoksunluktan, dolayısıyla ıstıraptan doğar.
Gelişimimiz için bir aynaya ihtiyacımız vardır.
Her çocuk bir bakıma bir dahi ve her dahi bir bakıma bir çocuktur.
Görüş,etki ve temas alanımız ne kadar darsa, o kadar mutluyuzdur.Bunlar ne kadar genişlerse, o kadar ıstırap çeker, ürkeriz.Çünkü bu alanla birlikte kaygılar,arzular ve korkular da çoğalır ve büyür.Bu yüzden körler bile bize ilk başta göründüğü kadar mutsuz değildir
Acı çekenler ile acı çektirenler aynıdır.
Kim ne derse desin, mutlu insanın en mutlu anı, uykuya daldığı andır ve mutsuz bir insanın en mutsuz anı, uykudan uyandığı andır. İnsan hayatı, bir tür hata olmalı.
İnsan tabii ki istediğini yapabilir, ama istediğini isteyemez.
Kalbin gerçek, derin barışı ve tüm ruhun huzuru sadece yalnızlıkta bulunur.
Kendi tecrübenin avantajı büsbütün kesinliğe sahip olmandır.
Sayfaların arasında gözyaşları, ağlama, dişlerin birbirine çarpması ve karşılıklı katletmenin korkunç gümbürtüsü olmayan felsefe, felsefe değildir.
Evlenmek, haklarını ikiye bölmek ve görevlerini ikiye katlamak demektir.
Her mesele kabul edilene kadar üç aşamadan geçer: İlkinde gülünç duruma düşürülür. İkincisinde ona karşı mücadele edilir. Üçüncüsünde tabii sayılır.
Çoğu insan kafaları olmadığı için kafayı bozmuyor.
Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker… Nihai olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve özenle devam ederiz, tıpkı sonunda patlayacağından emin olsak da, olabildiğince uzun ve büyük bir sabun köpüğü üflememiz gibi
Mutlu bir hayat olanaksızdır; insanın başarabileceği en iyi şey kahramanca bir hayattır.
Büyük acılar daha önemsizlerinin hissedilmesini engeller ve tersine, büyük acıların yokluğunda en küçük dertler ve sıkıntılar bile bize büyük acı verir.
Çiçek yanıt verdi: Seni aptal! Görülmek için mi açtığımı sanıyorsun? Kendi zevkim için açılıyorum, başkaları için değil çünkü hoşuma gidiyor. Aldığım zevk var olmaktan ve açmaktan ibaret.
Felsefe yüksek bir dağ yoludur… ıssız bir yoldur ve yukarı çıktıkça daha da ıssızlaşır. Bu yolu her kim izlerse hiç korkmamalı, her şeyi geride bırakmalı ve kış karında güvenle ilerlemelidir… Kısa süre içinde altındaki dünyayı görür; kumsalları ve bataklıkları gözünün önünden kaybolur, düzgün olmayan noktaları düzelir, yırtıcı sesleri artık kulağına ulaşmaz. Ve yuvarlaklığını da görür. Kendisi her zaman saf ve serin dağ havasındadır ve güneşi görür, oysa aşağıdaki herkes gecenin karanlığıyla kuşatılmıştır.
Mantıkla beslenmeyen şey mantıkla yönetilemez.
Sırrım konusunda sessizliğimi korursam benim esirim olur; eğer ağzımdan kaçırırsam ben onun esiri olurum. Sessizlik ağacında huzur meyveleri yetişir
Soğuk bir kiş sabahı çok sayıda kirpi donmamak için hep birlikte ısınmak üzere bir araya toplanır. Ama kısa süre sonra oklarının birbirleri üzerindeki etkilerini görüp yeniden ayrılırlar. Isınma gereksinimi onları bir kez daha bir araya getirdiğinde okları yine kendilerine engel olur ve iki kötü arasında gidip gelirler, ta ki birbirlerine katlanabilecekleri uygun mesafeyi bulana kadar. Bunun gibi, insanların hayatlarının boşluğundan ve tekdüzeliğinden kaynaklanan toplum gereksinimi onları bir araya getirir, ama nahoş ve tiksinti verici özellikleri onları bir kez daha birbirinden ayırır.
Zekam bana değil, dünyaya aittir.
Ölümden sonra doğduğundan önce neysen o olacaksın.
İnsanlarla uğraşmada üstünlüğe ulaşmanın tek yolu onlardan bağımsız olduğunuzu göstermenizdir.
Önemsememek önemsenmeyi getirir.

Bob Marley


Bir yıldız gibi kayarım hayatından, yapabileceğin tek şey; dilek tutmak olur.
Aslında herkes sevdiği insana bakarmış gibi hayata baksa; belki de hayat, bu kadar acı vermekten vazgeçerdi insanlara.
Ayağa kalk, dik dur, hakların için karşı dur. Ayakta dur, dik dur, mücadeleyi bırakma.
Bakmayın insanların “beni çok sevecek birini arıyorum” demesine. Büyük bir sevgiye maruz kalınca hepsi kaçacak delik arıyor.
Baktın hayatın tadını çıkaramıyorsun; tadını kaçıranı, hayatından çıkar.
Belki de hepimiz hiç düşünmeden kalbimizin en iyi kısmını vermişizdir. Hem de karşılığında bizi düşünmesi bile zor olanlara.
Belki de ilk önce yanlış insanlarla tanışmasaydık, doğru insanı bulduğumuzda onların değerini anlayamazdık.
Çoğu şeyi kazanırken bazı şeyleri kaybedersin. Hayatta öğle seçimler yap ki kazandığın şeyler kaybettiklerine değsin.
Dünyanın en güzel ritmi, onun: senin ıçin çarpan kalbidir.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım? Karanlığı aydınlat.
Düşmanından çok dostundan sakın! Çünkü dostluk biterse; sana nasıl zarar verebileceğini en iyi dostun bilir.
Eğer bu hayatta illa kıymet bilmek gerekiyorsa, sadece kendi kıymetini bil. Boşver be! Nasılsa her rüya güneşle sona eriyor.
Eğer sevmediğin kişilerin yüzüne bakmak zorundaysan ve istesende kaçamıyorsan; gülümseyerek ağlamayı öğreniyorsun demektir.
Evet belki de haklısın, sıfır’ın gücü yoktur. Ama unutma ki, sıfır’ın kaybedecek bir şeyi de yoktur!
Gerçek şu ki, herkes seni incitecek. Yapman gereken tek şey, acı çekmeye değer birini bulmak.
Farkını yansıt, değiş, geliş, keşfedilmeyeni keşfet, yücelerin içinde yüksel. Sonunda tek ol!
Her şey yolunda gitmiyor bazen, ne yaparsan yap olmuyor yine de! En zoru da; bunlara rağmen gülümsemek zorunda kalmak işte.
Kendi kendime konuştuğum kadar, kimseyle konuşmuyorum. Sebep delilik değil, sadece bilirim ki insanı sadece en iyi kendi dinler.
Mutlu mu olmak istiyorsun? Kimseden bir şey bekleme.
O’nun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir…. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa -kabul edersin ki; insanlar hata yaparlar- onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir -kalbini. yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil…
Para hayatı satın alamaz.
Sadece çocukken güler insan, diğerleri gülmek değildir. Çünkü insan büyüdükçe komikliklere değil, acılara gülmeyi öğrenir.


Cenap Şahabettin


Ağaçların, çiçekler gözü, kuşlar dilidir.
Akarsu, ne güzel hayat dersidir: Küçük engellerin üzerinde köpürür; büyüklerin yanından sessizce geçiverir.
Alnını ne kadar dik tutarsan yere o kadar sağlam basarsın.
Arzuların, kuvvetinin yetişebileceği yeri gösterir; hayallerin ise, zaafının yetiştiği yeri…
Başkası düştü mü, “çürük tahtaya basmasaydı” deriz, kendimiz düşünce, tahtanın çürük olmasından şikâyet ederiz.
Çalışmak, istirahatin hardalıdır.
Doğruyu söylemek değil, anlatmak güçtür!
Eskimiş fikirler paslanmış çivilere benzer, söküp atmak çok güçtür.
En çok bolluk getiren yağmur, alın teridir.
En çok gürültü boş tenekelerden çıkar.
Gariptir, yükü çeken manda ses çıkarmaz da kağnı inler.
Gerçekleri güneşe benzetirler, doğrudur. Gözlerimizi yaralar gerekçesi ile çoğu kez bakamayız.
Gölgede duran güneşi göremez.
Gündüz kandilini hazırlamayan, karanlığa razı demektir.
Hakiki büyük adamlar güzel ağaçlara benzer. Dallarında yuvalar kurulur, gölgesinde yorgunlar dinlenir, çiçeklerine sürünenler güzel koku alırlar, meyvesiyle açlar doyar ve yaprakları arasından dökülen güneş damlaları toprağa hayat verir. Hiç kimseye ve hiçbir şeye zararı dokunmaz.
Hayat merdivenlerini çıkarken insanlara iyi davranalım. Çünkü inerken yine aynı insanlara rastlayacağız.
Hepimiz ölümün nişanlısıyız.
Her güzel çiçeğin etrafında kötü otlar biter.
İnsan için en büyük kuvvet, kendisini olduğu gibi görebilmektir.
İnsan, sevdiğinden korkar, fakat korktuğunu sevemez.
İyiliği yalnız iyiler anlar, kötülüğü herkes.
Kadınların ağzı işlemezse dili, ağzı ve dili işlemezse gönlü işler.
Kartalın beğenmediğini kargalar kapışır.
Kavak ağacını beğenen ve seven pek az kişi gördüm, çünkü dosdoğrudur.
Köhne fikirler paslı çivilere benzer. Kolay kolay yerlerinden sökülmez.
Köpeğe gem vurmayın, kendisini at sanır.
Kusurumuz ne kadar çoksa, o kadar kusur ararız.
Meşe gölgesinde filizlenen yosunlar, çok kez kendilerini meşe fidanı sanırlar.
Menfaat sandalye gibidir, ayağının altına alırsan yükselirsin, başının üstüne alırsan ezilirsin.
Seçkinler beğendikçe alkışlar, halk ise alkışladıkça beğenir.
Şen adam güneşe benzer, girdiği yeri aydınlatmış olur.
Tembel bir aptal sevimli olabilir, çalışkan bir aptal ise tehlikeli ve ürkütücüdür.
Ümitsiz yürek, hiçbir şeyle aydınlanamaz
Yalanı söküp atmadan hakikati dikmeye kalkışma; tutmaz.
Yüksek fikirler, yüksek dağlara benzer, alışık olmayanları ürkütür.
Yüksek makamlar yüksek tepeler gibidir, koşarak çıkanlar nefes darlığı hisseder.
Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir. Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok, nereden ve nasıl geldiğinizdir.





Charles Bukowski


Afrika!ya ilaç göndermeye karar vermiştik; fakat hepsinin üzerinde “tok karnına” yazıyordu.
Aşk, gerçekliğin ilk ışığında yok olacak bir sistir.
Azimli olmadığım doğru ama azimli olmayanların da yaşayabilecekleri bir yer olmalıydı, mevcut yerlerden daha iyi bir yer kastediyorum. Sabahın altı buçuğunda bir çalar saat sesine uyanıp yataktan fırla, giyin zorla bir şeyler atıştır, sıç, işe, diş fırçala, saç tara, başka birine büyük paralar kazandırmak ve sana tanınan fırsat için müteşekkir olmak için berbat bir trafiğin içine dal.
Bende küçük şeylerden mutlu olabilirim ama bu kadar bokun arasında o küçük şeyleri çıkarmaya üşeniyorum.
Beni tanıyan herkesin size söyleyeceği gibi, makbul biri değilim. Kötü adamı sevdim hep, kanunsuzu, hergeleyi. İyi işleri olan sinek kaydı traşlı, kravatlı tiplerden hoşlanmam. Ümitsiz adamları severim, dişleri kırık, usları kırık, yolları kırık adamları. İlgimi çekerler. Küçük sürpriz ve patlamalarla doludurlar. Adi kadınlardan da hoşlanırım; çorapları sarkmış, makyajları akmış, sarhoş ve küfürbaz kadınlardan. Azizlerden çok sapkınlar ilgilendiriyor beni. Serserilerin yanında rahatımdır, çünkü ben de serseriyim. Kanun sevmem, ahlak sevmem, din sevmem, kural sevmem. Toplumun beni şekillendirmesinden hoşlanmam.
Bir çiçeğe konan kelebek olmaktansa, bir boka konan sinek olmayı tercih ederim.
Saçımı taradım keşke yüzümü de tarayabilseydim.
Gerçek; susuz yenen bir portakaldır.
Biri bana çirkin olduğumu söyledikten sonra; gölgeyi güneşe, karanlığı ışığa yeğler olmuştum.
Kadınımı ödünç al ama arabamı asla.
Zaman unutturmaz,uyuşturur.
Sizi bilmem ama ben her sabah ayakkabılarımı bağlamak için eğildiğimde “Tanrım yine mi?” diye geçiririm içimden
Kızlar uzaktan iyi görünüyor, güneş elbiselerinde ve saçlarında parlıyordu. Ama yakınlaşıp ağızlarından akan beyinlerini dinleyince silahlanıp yeraltına gizlenmek istiyordum.
Dengeli insan delidir.
Kumar oynamazsan asla kazanamazsın.
Harikulade düşünceler ve harikulade kadınlar kalıcı değildirler.
Bir kaplanı yakalayıp kafese koyabilirsiniz ama onu kırdığınızdan asla emin olamazsınız. İnsanlar daha kolaydır.
Sığınak çukurlarında melek bulunmaz.
Acı hissetmemek duyguların kesintisi demektir; her çoşku şeytanla pazarlıktır.
Hayat ile Sanat arasındaki fark, sanatın daha katlanabilir olmasıdır.
Hiçbir şey gerçek kadar sıkıcı olamaz.
Hemen herkes dahi doğar, geri zekalı gömülür.
Cesur insanın hayal gücü kısıtlıdır. Korkaklık kötü beslenmenin bir sonucudur.
Cinsel ilişki; şarkı söylerken ölümün kıçına tekmeye basmaktır.
Egemenlik gerçekten milletin olduğunda hükümetlere gerek kalmayacak; o zamana kadar boku yedik.
Entellektüel; basit bir şeyi karmaşık söyleyebilen kişidir; sanatçı ise zor birşeyi kolay…
Damlayan musluklar, tutku osurukları ve patlak lastikler – hepsi de ölümden daha hüzün verici…
Dostun kimmiş öğrenmek istiyorsan kodese gir.
Bir metropol gazetesi, kötü haber yazmadan önce kendi nabzını ölçer.
Gittiğinde ağlarsın, şarkılarda, filmlerde, ona-buna, her şeye ağlarsın. Aklın başına gelince de boşa harcadığın zamana ağlarsın.
Kader tanrıçasının zalim olduğu ve sonunda hepimizin posasını çıkaracağı doğru; ama sıkı, ölümsüz bir kaybedenden daha yıldırıcı hiçbir şey yoktur. İşin sırrı şunda yatıyor; herkes kaybedebilir, kaybetmek yeteneklerin en kolayıdır.
Tabii ki bir insanı sevebilirsiniz, eğer onu yeterince tanımıyorsanız.
Karayolunda seyreden arabaların ışıklarını görebiliyorum. Sonu gelmeyen bir ışık akışı. Bu kadar insan. Ne yaparlar? Ne düşünürler? Hepimiz öleceğiz, hepimiz, ne sirk! Bunu bilmek birbirimizi daha çok sevmemiz için yeterli bir neden olmalı, ama değil. Son derece önemsiz şeyler bizi dehşete sürükleyip dümdüz ediyor, yutuyor.
Bitkin bir halde fabrikadan veya depodan eve dönüşte, yemek, uyumak ve tekrar sefil işe dönmek dışında pek bir işe yaramazdı sanki gece. Fakat o yırtık perdeli aşınmış kilimli, tuvaleti ve küveti koridorun sonunda bulunan, havasında benden önce gelmiş bütün kaybetmişlerin hissedildiği bir eski odada beni bekliyor olurdu daktilo.
İnsan olmak rezil bir şeydi; öyle çok şey vardı ki olup biten.
Yalnız kalmaktan daha kötü şeyler de vardır hayatta ama genellikle bir ömür alır bunun farkına varmak o zaman da çok geçtir ve çok geçten daha kötü bir şey yoktur hayatta.
İlk şiirler şu anda bulunduğum noktadan daha lirikler. Bu şiirleri beğeniyorum ancak “Bukowski’nin ilk şiirleri çok daha iyiydi,” iddiasında bulunanlara katılmıyorum. Kimileri bu iddiaları eleştiri yazılarında dile getirdiler, kimileri de dedikodu sohbetlerinde. Şimdi okuyucu kendi kararını ilk elden verebilir. Bugünkü şiirimde konuya daha doğrudan yönelip özüne iniyorum ve sonra da çıkıyorum. Önceki ve bugünkü tarzlarımın birbirinden daha üstün ya da başarısız olduğuna inanmıyorum. Farklılar, hepsi bu.
Aşk biraz anlam içeren bir yoldur; seks yeterince anlamlıdır.
Sadece sıkıcı insanlar sıkılır.
Size zamanını ayırmayan birine, asla kendinizi harcatmayın.
Hayat öyle lanet birşey ki; sustuğunda konuşmadın diye pişman eder, konuştuğunda ise susmadığın için kahreder.
En kısa andır mucize.
Para seks gibidir olmayınca önemi artar.
İnsanların hakkımda ne düşündüğünü önemsemeyerek hayatimi on yıl uzattım.

Chuck Palahniuk


O kadar çok şey öğrenmiştik ki, düşünecek vaktimiz kalmamıştı.

Akıllı bir yalnızlık aptal bir ilişkiden iyidir.

Sevmediklerin derdin olur genelde, sevdiklerin ise mutluluğun. Ama birini öyle bir seversin ki; hem derdin olur, hem umudun.

Bu hayat bana, insanların çoğunun gülemediği için ağladığını, susamadığı için konuştuğunu ve laf olsun diye yaşadığını öğretti.

Dişilik tek gece işe yarar, kişilik ömür boyu.

Acın başkalarını güldürebilir; ama gülüşün başkalarına acı vermemeli.

Hiç kapıldın mı o hisse. Gitmek istersin hani, ama aynı zamanda da kalmak gelir içinden.

En çok da 3 şey yorar insanı; affetmek, içi yanarken susmak ve olmayacağını bildiği halde hayal kurmak.

Birini sevmek, ömürden koca bir parça vermektir. Kendine saklayacağın, öğreneceğin, eğleneceğin vakti, başkasına hediye etmektir.

Yeni başlangıçlardan sıkıldım artık, mutlu bir son istiyorum seninle!

Bir insan en çok kimin yanında susuyorsa, aslında en çok onunla konuşmak istiyordur.

Korkma aç kapıyı. Sende kalmaya değil, beni almaya geldim.

Yeni bir başlangıç değil, mutlu bir son istiyorum artık!

Mutlu olmak için, hayatta kimseyi kendin gibi görme. Çünkü sen gibi olan tek kişi, aynadaki yüzündür.

Dikkatli bak; büyük aşklar ya sonsuzdur ya da onsuz.

Gerçek şu ki, dul bir anne tarafından yetiştirilen her erkek çocuk, evli olarak doğmuş sayılır. Bilmiyorum ama bence annesi ölene dek bir erkeğin hayatındaki diğer kadınların hiçbiri metres olmaktan öteye gidemez.

Herkesin diş fırçası vardır ama dişlerini fırçalamaz bazıları. Akıl da böyle işte; hepimizde var ama kimi kullanmamakta ısrarlı…

Doğru fiyatı verirseniz, insanlar gerçekten size her şeyi satabilir.

Eski sevgilinin yine deneyelim çabasıyla, Deneme süresi biten virüs programın süresini uzatmaya çalışan kişinin çabası aynı.

Hiçbir zaman tamamlanmış olmayayım, ne olur. Hiçbir zaman halimden memnun olmayayım. Hiçbir zaman kusursuz olmayayım.

Dış dünyayla başa çıkmak istiyorsan, insanların yüzünü görmesine izin vermeyeceksin. Dünyada herhangi bir yere gidebilirsin; yeter ki insanların gerçekte kim olduğunu bilmelerine izin verme. Tamamen normal, sıradan bir hayat sürebilirsin. Yeter ki hiç kimsenin gerçeği öğrenecek kadar yakınına sokulmasına izin verme.

Uğruna savaşacak bir şeyler bulana kadar, bir şeylere karşı savaşmayı seçersin.

Mükemmel biri değilim. Ama beni beklemeliydin! Buna değerdim..!

Dünya nüfusu arttıkça, insan sayısı azalıyor.

Bir şeyin yokluğu size acı veriyorsa, varlığı sizi öldürebilir.

Parçaları kaybolmuş puzzle gibi artık insanlar. Kiminin ruhu, kiminin beyni ve birçoğunun bir kalbi yok.

Neden mi sevdim seni? ”Çünkü daha imkansız bir ihtimal yoktu”.

Dünyanın en yakışıklı, zengin, başarılı adamı da olsan; Bir kadın seni çocuklarının babası olarak hayal edemiyorsa; sıfırsın.

Kadınlar erkekler için değil, yine kadınlar için süslenirler. Çünkü asıl duygu diğer kadınlardan daha güzel olma arzusudur.

Ancak kaybedeceğin bir şey yoksa özgürsündür.

Göz gördüğünü sevmez, Sevdiğini görür.

Birine gününün nasıl geçtiğini sorduğunda, bunu sormanın sebebi kendi gününü anlatmak istemendir. Birine aşık olmanın sebebi, onun sana aşık olmasını istemen.

Hiçbir şey durağan değil. Her şey eskiyip dağılıyor.

Sizin sevdiğiniz ile sizi seven asla aynı kişi değildir.

Sahip olacağın her şey, bir gün kaybedeceğin şeylerden sadece biridir.

Herkesin hayalgücü tükendiğinde artık hiçkimse dünya için tehdit olmayacak.

Biz televizyon izleyerek, milyonerler, sinema tanrıları, rock yıldızları olacağımıza inanarak büyüdük ama olamayacağız…Hepimiz heba oluyoruz…Bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köle olmuş…Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşindeyiz…Nefret ettiğimiz işlerde çalışıyor, gereksiz şeyler alıyoruz… Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız…Bir amacımız yok; ne büyük savaş ne de büyük bir buhran yaşadık…Bizim savaşımız ruhani savaş… Ve bunalımımız kendi hayatlarımız.

Her aşk, bitki isimleriyle başlayıp, hayvan isimleriyle son bulur.

Silahın yaptığı tek şey, bir patlamayı belli bir doğrultuya yöneltmektir.

Galiba hayattaki en büyük hatalarımdan biri, insanları fazla önemsemem.

Fiziksel güçle ve mülkiyetle olan bağlarımı niçin koparıyorum? Çünkü ancak kendimi mahvederek ruhumun gerçek gücünü keşfedebilirim.

Medeniyeti alt üst edeceğiz. Dünyayı daha iyi bir yere çevireceğiz.

Sahip olduklarımı yok eden kurtarıcı, benim ruhumu kurtarma savaşındadır. Bütün aidiyetleri yolumdan kaldıran öğretmen beni özgür kılacaktır.

Mobilya satın alırsınız. Kendinize dersiniz ki, bu hayatım boyunca ihtiyaç duyacağım son kanepe. Kanepeyi alırsınız ve sonraki birkaç yıl boyunca, hangi işiniz ters giderse gitsin, en azından kanepe sorununuzu çözmüş olduğunuzu bilirsiniz. Sonra o güzel yuvanızda kısılıp kalırsınız. Bir zamanlar sahip olduğunuz şeyler artık sizin sahibiniz olur.

Cevap, cevabın olmayışıdır.

Bize inandırılan bu gerçek dışı dünyada yaşıyoruz, hiçbir teste tabii tutulmadığımız için neleri kurtarabileceğimiz konusunda hiç bir fikrimiz yok.

Benim hiçbir şeyim orjinal değil. Ben bildiğim tüm insanların ortak çabasıyım.

Büyük birader bizi gözetlemiyor aslında, şarkı söyleyip dans ediyor. Şapkadan tavşan çıkarma numaraları yapıyor. Büyük birader uyanık olduğunuz her dakika dikkatinizi çekmekle meşgul. Sürekli aklınızın başka yerde olduğundan emin olmak istiyor. Tamamen zapt olduğunuzdan emin olmak istiyor.





Friedrich Nietzsche


Ahlaksal olay yoktur, yalnızca olayların ahlaksal yorumu vardır.
Acı çeken dostuna dinlenmesi için yer göster ama dikkat et yatak sert olsun.
Barış zamanında savaşçı kendine çatar.!
Başarının sonu yalnızlıktır.
Birini suçlamak üzere ileri uzattığın elinin 3 parmağının seni gösterdiğini unutma.!
Beni öldürmeyen herşey beni güçlendirir.
Bu dâhil bütün genellemeler yanlıştır.
Babanın gizlediği şey, oğulda açığa çıkar.
Biz arzulanana değil arzulamanın kendisine âşığızdır.
Bence hayatın kendisi gelişme içgüdüsü , idame içgüdüsü , güçlerin biriktirlmesi içgüdüsüdür : Güce yönelmenin olmadığı yerde çöküş vardır.
Doğrular ve yanlışlar yoktur, sadece yorumlar vardır.
Dünyada hiçbir şey insanı kin besleme duygusu kadar yıpratmaz.
Ey büyük yıldız! Aydınlattıkların olmasaydı nice olurdu mutluluğun.
Fatihler şansa inanmaz.
Fırtınayı getiren en derin ve yumuşak sözlerdir.
Gerçeğin düşmanı tabular ve inançlardır.
Hayat; kendisini alt edenindir.
Issız ve yorucu dorukları sevenlerin kanatları olmalıdır!
İnsanoğlu hayatta o kadar acı çeker ki, canlılar arasında yalnız o,gülmeyi icat etmek zorunda kalmıştır.
İçine koyacak bir şeyiniz varsa, bir günün bin cebi vardır.
İnsanlar doğar,büyür,yaşar ve ölürler önemli olan çok yaşamak değil yaşadığı sürece fazla bir şeyler yapabilmektir.
Kutsal olan gerçekler değil kişinin kendi gerçeği için çıktığı arayıştır. Neysen o ol.
Kendi savaşınızı açmalısınız, kendi düşüncelerinizin uğruna. Düşünceleriniz yenilse bile, dürüstlüğünüz zafer çığlıkları atmalıdır bunun için
Mutluluk hedef değildir. Tersine kudret duygusu hedeftir.İnsanın ve insanlığın içinde müthiş bir güç kendini deşarj etmek, yaratmak istemektedir.
Nerede yaşayan bir yaratık gördümse, orada güçlü olmak isteğine rastladım.
Sadece cevaplarını bulabileceğimiz soruları duyarız.
Sahip olmak ve daha çoğuna sahip olmayı istemek ,tek kelimeyle büyümektir. Bu hayatın kendisidir.
Uçmayı öğretemediğinize düşmesini öğretin.
Uçuruma gözlerinizi dikip baktığınızda, uçurum da sizin içinize bakmaya başlar.
Yaratıcılık ve keşif acıda ve yalnızlıkta saklıdır.
Yazar ağzını kapamalıdır ki eseri kendininkini açsın.
Yine de en çok çiy damlası, en sessiz gecede düşer, bilirim.
Yükseldikçe uçma bilmeyenlere daha küçük görünürüz
Yükselmek için yalnız kendi gücünüzü kullanın, başkasının sizi yükseltmesine fırsat vermeyin.


Gabriel García Márquez


Seni sen olduğun için değil, seninle birlikte olduğumda ben olduğum için seviyorum.
Hiç kimse gözyaşlarını hak etmez, onlara layık olan kişi ise zaten seni ağlatmaz.
Sen istediğinde sana âşık olmaması, sana âşık olmadığı anlamına gelmez.
Gerçek arkadaş, elini tutan, kalbine dokunandır.
Birisine yabancılaşmanın en kötü biçimi yanında oturuyor olup ona hiçbir zaman ulaşamayacağını bilmektir.
Hiçbir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile. Gülümsemene kimin, ne zaman aşık olacağını bilemezsin.
Tüm dünya için sadece bir kişi olabilirsin, fakat bazıları için sen bir dünyasın.
Zamanı, onu seninle birlikte geçirmeye hazır olmayan biriyle geçirme.
Belki de Tanrı uygun kişiyi tanımandan önce yanlış kişilerle tanışmanı, onu tanıdığında minnettar olman için istedi.
Bitti diye üzülme, “yaşandı” diye sevin.
Her zaman seni üzecek birileri olacaktır, yapman gereken insanlara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat etmektir.
Birini daha iyi tanımadan ve bu kişinin senin kim olduğunu bilmesinden önce kendini daha iyi bir kişiye dönüştür ve kim olduğunu bilerek kendine güven.
Kendini çok zorlama, en güzel şeyler onları en az beklediğinde olur.
Yaşanan her şeyin bir sebebi vardır.
Sevdiğinin bir başkasıyla mutlu olduğunu görmekten daha acı bir şey varsa, O da sevdiğinin seninle mutsuz olduğunu görmektir.
Kıskançlık her zaman daha fazlasını bilir.
İnsanın sonunda başkalarının sandığı biri gibi olmaması olanaksız.
İnsanın üstünü başını birisi için düzelttiğini, birisi uğruna giyinip, kokular süründüğünü, aşk çok geç öğretmişti bana.

George Bernard Shaw


Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır.
Attığınız tokada karşılık vermeyen kişiden sakının: O hem sizi bağışlamaz hem de kendinizi bağışlamanıza olanak bırakmaz.
Bazı insanlar her şeyi olduğu gibi görür ve ‘neden’ diye sorarlar. Bense her şeyi asla olmadığı biçimde hayal eder ve ‘neden olmasın’ diye sorarım…
Beni övebilecek başka birini neden bulayım, kendi kendimi övebilecekken.
Benim en iyi dostum terzimdir. Çünkü ne zaman beni görse, derhal o andaki ölçülerimi alır. Oysa bütün öteki tanıdıklarım, benim hala eskisi gibi olduğumu düşünürler.
Benim şaka tarzım doğruyu söylemektir. Doğru dünyadaki en komik şakadır.
Bilgi paraya benzer, kazandıkça tutkuya dönüşür, ancak bu iyi bir tutkudur.
Bir erkek veya kadının ne şekilde yetiştiğini bir kavgadaki hareketlerinden anlayabilirsiniz.
Bir kadın, bir koca buluncaya kadar geleceği konusunda endişelidir. Bir erkek ise ancak bir kadınla evlendikten sonra geleceği konusunda endişelenmeye başlar.
Biz iki hırsız arasında kendimizi ifade ederiz. Düne ait üzüntüler ve yarına ait korkular.
Büyük gerçeklere varmak, günaha girmekle başlar.
Cennette bir melek özel kişi değildir.
Demokrasi, hak ettiğimizden daha iyi yönetilmeyeceğimizi garanti eden bir sistemdir.
Diş ağrısı çekenler dişleri sağlam olanları; yoksulluk çekenler de parası çok olanları mutlu sanırlar.
Dünyada iki tane trajedi vardır.Biri kalbinizdeki tutkuyu yitirmek,diğeri ise kaybettiğiniz tutkuyu geri kazanmaktır.
Eğer yürüdüğün yolda engeller yoksa o yol seni bir yere götürmez.
Gençken yaptığım on şeyden dokuzunun başarısızlıkla sonuçlandığını gördüm.Başarısız olmak istemiyordum onun için ben de on kat daha fazla çalıştım.
Gerçek şu: Özgürüm, sağlıklıyım, mutluyum ve patlıyorum sıkıntıdan!
Hareket halindeki cehaletten daha korkunç bir şey yoktur.
Hatalarla dolu bir hayat, hiçbir şey yapmadan geçirilen bir hayattan daha onurludur.
Her ruh, ikizini arar…
Hiçbir şey ayağınıza gelmez, en azından iyi olan hiçbir şey.Her şeyi gidip kendiniz almanız gerekir.
İlk nefesini alışından önceki dokuz aylık süre haricinde hiçbir insan işlerini, bir ağaç kadar iyi yönetemez.
İnsan, bir aslanı öldürmek istediği zaman ona spor der: Bir aslan onu öldürmek istediğinde ise buna vahşet der.
İnsan Tanrının sonsözü olamaz.
İnsanın kendini berbat hissetmesi, mutlu olup olmadığına önem verecek kadar boş zamanı olmasından ileri gelir.
İnsanın yetişme düzeyi kavga ederken gösterdiği davranışla ölçülür.
İnsanlar kendi durumlarıyla ilgili olarak her zaman koşulları suçlar. Ben koşullara inanmam. Bu dünyada yol alan kişiler, ayağa kalkıp istedikleri koşulları arayan ve bulamadıklarında yaratan insanlardır.
İnsanların birbirlerini severlerse hiçbir sorunun kalmayacağı öğretilmişti bana çocukken.Bu,çok doğal ve insancıl görünmüştü o dönemde; ama uygulamaya kalkınca sevilecek insanın çok az bulunduğu; kendimin bile pek sevilecek biri olmadığını anladım.
İnsanların ölmesiyle yaşamın gülünçlüğü nasıl değişmezse, insanların gülmesiyle de yaşamın ciddiliği değişmez.
İşleyebileceginiz en büyük günah, başkasından nefret etmek değil, ona kayıtsız kalmaktır. İnsanlık dışı olmanın özü nefret değil kayıtsızlıktır.
İyilik yapmak için gerekli teknik nitelikler, kötülük yapmak için de gerekli olan teknik niteliklerdir.
Kadınların köleliği, despotluğudur gerçekte… Hiçbir çekici kadın, cinsinin özgürlüğü peşinde koşmaz. Kadının amacı, gücün erkeğin elinde toplanmasını sağlamaktır; çünkü, erkeği yonetebileceğini bilir. Erkeğin sözde üstünlüğünü, bindiği atın gücünü yada hızını kıskandığı kadar kıskanır.
Kendi dilini bilmeyen başka dil öğrenemez.
Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif almayı değerli kılan.
Köle gibi eğitilenler, köle gibi yönetilebilirler ancak…
Mutluluğu üretmeden, tüketmeye hakkımız yoktur.
Müşkülün müşkül üstüne, problemin problem üzerine yığıldığı günümüzde, bütün problemleri bir kahve içme rahatlığında çözen Hz. Muhammed’e, beşeriyetin çok ihtiyacı vardır.
Ne istersen yapabilirim gibi geliyor bana, çünkü istediğim hiçbir şey yok artık…
Ne korkunçtur, sonsuza dek kendinle baş başa kalma düşüncesi. Sizi seviyorum, ama kendimi sevmiyorum. Değişmek istiyorum; daha iyi olmak istiyorum, yeniden, yeniden başlamak istiyorum; tenimi değiştirmek istiyorum yılanlar gibi. Bıktım artık kendimden. Bir gün değil, günlerce değil, sonsuza dek kendime nasıl katlanırım? Bunu düşünmek bile korkutuyor beni: karamsar, kin dolu, susmuş oturmuşum bu nedenle. Siz hiç düşünürmüsünüz bunları?
Neden zevk alındığını anlamaya çalışmak, zevki kaçırır.
Ölümü ortadan kaldırırsanız, doğum gereğini de ortadan kaldırırsınız: Üremeyi sürdürürseniz, çocuklara yer açmak için sonunda yaşlıları öldürmek zorunda kalırsınız.
Sessizliğe inananlardan yanayım; bu konuda saatlerce konuşabilirim.
Siz varolan şeyleri görür ve şöyle dersiniz: Neden? Oysa ben olmayan şeyleri hayal eder ve derim ki:Neden olmasın?
Sorun çaresizlik değil,isteksizlik… İsteksiziz, çünkü çocuklukta bize uygulanan ilk şey, içimizdeki isteği öldürmektir.
Sözünüz senediniz kadar sağlam olamaz; çünkü belleğiniz hiçbir zaman onurunuz kadar güvenilir olamaz.
Şaka, çok ciddî bir sanattır.
Yalancının cezası kimsenin kendisine inanmayışı değil, asıl kendisinin kimseye inanmayışıdır.
Yanlışlık fare deliğinden geçer, doğruluk kapılardan sığmaz.
Yaptığınızı, bir başka budalanın, bunları sizden beklediğini düşündüğünüz için yapıyorsanız, onun sizden bunları beklemesi de, sizin onun bunları beklediğini umduğunuzu sandığından ileri geliyorsa, herkes istemediği bir şeyi yapıyor demektir. O zaman ortaya budalaca bir durum çıkar.
Yasadışı bir iş yapmadan önce iyi bir avukata danışın.
Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız, oyun oynamayı bıraktığmız için yaşlanırız.




Buddha


Önce kendi gideceğin yolu öğren, sonra öğretmeye kalk
Kendine bir ışık ol, kendi hakikatinin içine doğru tut.
İnsanlar arasında nehri geçip karşı kıyıya ulaşan azdır. Büyük bir çoğunluk nehrin kıyısında bir aşağı bir yukarı doğru koşup durur.
Formlar, benlik/ruh değildir; algılama benlik değildir, kavrayışlar benlik değildir, mental oluşumlar ve hisler de “ben” değildir, hiçbiri “ben”/”ruh” değildir, bunların hepsi değişime tabiidir ve kalıcı değildir.
Nedensellik, etkileşim, koşullar ve ayırt edici algılama…Dört büyük element bunlardandır.
Fiziksel objelerin aslında kendilerinden gerçekliklerinin olmadığını öğretiyorum, bunların ancak zihnin ürünleri olduğunu söylüyorum, aslında hepsi bir hayaldir. Bunların duyularla algılandığı ve ayırt edildiği doğrudur fakat aslında diğer yandan hiçbirinin kendiliğinden kendi doğaları, gerçeklikleri yoktur. Onlar gerçekte görülmüyorlar ama zihin tarafından ‘tasarımlanıyorlar’. Bir bakıma kavranabiliyorlar ama bir bakıma da gerçekte kavranamıyorlar.
Nefret hiçbir zaman nefretle yok edilemez. Nefret sevgiyle yok edilir bu ölümsüz kanundur.
Öfkeyi sevgiyle, kötülüğü iyilikle yen. Açgözlülüğü cömertlikle, yalanı gerçekle yen.
Hınca hınçla cevap verilirse, hınç ortadan kalkar mı?
Uykuda yaşayan insanı uyandırmak için belirli şartların yerine getirilmesi gerekir. Belirli şartlar sağlanamazsa farkındalık oluşmaz.
İnsan isimlere, formlara ve maddesel dünyaya bağlanır ve onların zihnin bir yanılsaması olduğunu, zihinde oluştuğunu unutur ve hata yapar böylece zihnin özgürlüğü engellenmiş olur.
Bizim olan her şey düşüncelerimiz sonucundadır. Düşüncelerimizde kurulur,düşüncelerimizde oluşur. Eğer bir kimse kötü düşünceyle konuşur ya da davranırsa onu tıpkı tekerleğin kağnı çeken bir öküzü izlemesi gibi, acı izler.
Nedensellikler, zerreler, en küçük şeyler, madde, fiziksellikler hepsi gerçekte zihinde oluşan, zihnin oluşturduğu şeylerdir.
Sizi kendinizden başka hiç kimse kurtaramaz. Kendi kendinize ışık olun.
Bir şeye sırf kulaktan duydunuz diye körü körüne inanmayın, birkaç kuşaktan beri itibar görüyorlar diye, geleneklerin de doğru olduğuna inanmayın. Sırf hocalarınızın ya da rahiplerin otoritesine dayanıyor diye hiçbir şeye inanmayın. Ancak bizzat hissettiğiniz, denediğiniz ve doğru olarak kabul ettiğiniz, kendinizin ve başkalarının hayrına olan şeylere inanın ve tutumunuzu onlara uydurun.
Bu dünyayı bir hava kabarcığı bir serap gibi düşün. Dünyayı böyle gören kişiyi ölüm görmez.
Damı basit yapılmış bir eve yağmur dolması gibi, derin düşünmeyen beyine de tutku öyle dolar.
Derin düşünen bilge kişinin tek bir günlük yaşamı, bilgisiz ve kontrolsüz kişinin bütün bir yaşamından daha değerlidir.
Nasıl ki okçu okların düz olmasına özen gösterir,usta da dağınık düşüncelerini öyle toparlayıp yönlendirir.
Kimse ‘nasıl olsa bana zararı dokunmaz’ diyerek küçücük de olsa kötülük düşünmesin. Su damlalarının damlaya damlaya su kabını doldurması gibi, budala kimse de azar azar toplayarak kendini kötülükle doldurur.
Gökten altın yağsa insanın arzuları doyurulamaz. İsteğin küçük bir zevk verdiğini ve aslında acıya neden olduğunu bilen kişi, bilge kişidir.
Bizden nefret edenlerden nefret etmeden yaşayalım. Gelin, bizden nefret edenler arasında nefretten kurtulmuş olarak yaşayalım.
Sağlık en büyük hediyedir, doyumluluk en büyük zenginlik, güven en iyi akrabalıktır. Nirvana ise en büyük mutluluk.
Başkalarının kusurları kolayca görülür ama kendi kusurumuz görülmez; kişi komşusunun kusurlarını ayıklar bulur, kendi kusurlarını ise kumarda hile ile zar saklar gibi saklar.
Yaşayan varlıkların hepsi; zayıf, güçlü, uzun, kısa, büyük, orta veya küçük görünen, görünmeyen; doğmuş olan veya doğmakta olan, hepsi mutlu olsun! Kimse kimseyi aldatmasın, kimse kimseyi küçümsemesin, kimse kimseye öfke ile darılma ile zarar vermek istemesin.
Geçmişte kim olduğunu bilmek istiyorsan, şu an kim olduğuna bak. Kim olacağını bilmek istiyorsan, ne yaptığına bak.
Aklınla ve sağlıklı zihninle uzlaşmıyorsa hiçbir şeye inanma, onu ben demiş olsam bile.
Kin taşımak yanan bir kömür parçasını başkasına atmak için eline almak gibidir. Sadece kendini yakarsın.
Bırakmayı öğren. Mutluluğun anahtarı budur.
Övmek veya yermek bilge kişinin dengesini bozamaz.
Bir derdin varsa, derman bulmaya çalış; bulamıyorsan da, onu dert etme.
Buddha denizinin kıyıları yoktur.
Bu dünyayı yaratan, zihninizdir.
Ne anne, ne baba ne de herhangi bir akraba insana iyi yönetilen bir akıldan daha fazla yararlı olabilir.
Bir kişinin kendi kendini yenerek kazandığı zafer, bir başkasının savaşta bin kişiyi bin kez yenerek kazandığı zaferden daha iyidir.
Bütün biçimler gerçek dışıdır, bunu idrak edebilen kişi acılara tepki vermez; işte bu saflık yoludur.
Varlığın öteki kıyısına vardığında önce, sonra ve ortada olandan vazgeç.
Öfkeniz yüzünden cezalandırılmayacaksınız, öfkeniz tarafından cezalandırılacaksınız.
au çaba, doğru düşünme ve doğru meditasyon.

Halil Cibran


Bana kulak ver ki, sana ses verebileyim.
Baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir.
Bir adam bir düş gördü ve uyandığında yorumcuya giderek düşünü kendisi için yorumlamasını istedi. Yorumcu adama dedi ki, bana uyanıkken gördüğün düşlerle gel ki anlamlarını söyleyebileyim. Ama uykunun düşleri ne benim bilgeliğime aittir ne de senin imgelemine…
Bir gün, güzellik ve çirkinlik bir deniz kıyısında karşılaştılar ve dediler, ‘haydi denize girelim.’ Giysilerini çıkartıp suda yüzdüler. Bir süre sonra, çirkinlik kıyıya dönüp, güzelliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti. Güzellik de denizden çıktı, kendi giysilerini bulamadı; ama çıplak olmak utandırıyordu onu, çaresiz çirkinliğin giysilerine büründü ve yoluna devam etti güzellik. O gün bugündür, erkekler ve kadınlar onları birbirine karıştırır. Ancak içlerinden güzelliğin yüzünü önceden görmüş kimileri vardır ki, giysilerine bakmaksızın tanırlar onu. Ve yine çirkinliğin yüzünü bilen kimileri vardır ki, gözlerinden tanırlar çirkinliği.
Biz sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz.
Doğa, hoşgeldin diyen kollarıyla uzanır bize ve onun kadınsı güzelliğinden haz almaya çağırır bizi; ama biz onun sükunetinden ürker, kalabalık kentlere akın ederiz ve orada tıpkı vahşi bir kurdun önünden kaçışan koyunlar gibi birbirimizi sıkıştırarak yaşarız.
Dünya kuruldu kurulalı bilinir: Aşk, derinliğinin farkına, ancak ayrılık saati gelip çattığında varır.
Esin daima şarkı söyler; asla açıklamaya çalışmaz.
Evet, bir Nirvana var; o, koyunlarını yeşil bir otlağa yaymanda, çocuğunu uyutmanda ve şiirinin son dizesini yazmandadır.
Evim der ki, “Beni bırakma, çünkü burada senin geçmişin yaşıyor.” Yolum der ki, “Gel ve beni izle, çünkü ben senin geleceğinim.” Ve ben hem eve, hem de yola derim ki, “Benim ne geçmişim, ne de geleceğim var. Eğer kalırsam, kalışımda bir ayrılış vardır; gidersem, ayrılışımda bir kalış.
Hayatın bütün esrarını çözdüğün vakit ölümü arzularsın. Çünkü o da hayatın sırlarından biridir.
Hayatın öyle geniş ve büyük boşlukları vardır ki,can buralarda dolanır da,bu süre,insanoğlunun kendi buluşu olan zaman tarafından ölçülemez.
Her erkek iki kadına aşık olur. Biri hayallerinde yarattığı diğeriyse henüz doğmamış olandır.
İnsanın hakikati, sana gösterdiğinde değil, gösteremediğindedir. Bundan ötürü onu tanımak istersen dediklerine değil, demediklerine kulak ver.
İş, görünür kılınmış sevgidir.
Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır.
Misafirler olmasaydı, evlerimiz mezara dönerdi.
Öğrenimsiz akıl sürülmemiş tarlaya benzer.
Sahip olduklarınızdan verdiğinizde çok az şey vermiş olursunuz. Gerçek veriş kendinizden vermektir.
Sırtını güneşe çevirirsen gölgenden gayrı bir şey göremezsin.
‘Tek doğruyu buldum’ değil, ‘Bir doğruyu buldum’ deyin.
Toprağın neresini kazarsan kaz, bir define bulacaksın. Ancak bir çiftçinin inancıyla kazmalısın.
Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan,
Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan,
Ne görebiliyorsun,
Ne duyabiliyorsun.
Yanlışlarımızı doğrularımızdan daha büyük bir coşkuyla savunmamız ne gariptir!
Yoksa, ne çiçek açan ne de meyve veren bir ağaç mı olsaydım; çünkü verimli olabilmenin sancısı, kıraç olmaktan ağırdır.
En uzun ömür ile en kısa ömür arasında pek bir fark olmadığını sizi çevreleyen sonsuzluğu düşündüğünüzde anlayacaksınız.

Henry Ford


Bir araya gelmek bir başlangıçtır, beraberliği sürdürmek bir ilerleme… Beraber çalışmaksa gerçek başarıdır.
Çalışmak yaşadıklarımızdan çok daha fazlasıdır, o bize yaşamın kendisini verir.
Düşünmek zor iştir, muhtemelen bu nedenle çok az kişi düşünür. (Thinking is the hardest work there is, which is probably the reason why so few engage in it.)
En iyi dost, bendeki en iyi yönleri ortaya çıkaran insandır.
Hiç bir şey zor değildir, yalnız onu ufak parçalara bölmesini bilelim.
İnsanlara ne istediklerini sorsaydım, daha hızlı giden at üretirdim.
İster yapamayacağınızı, ister yapabileceğinizi düşünün. Haklısınız.
İşine bağlı olan insanın kafasına düşünceler kendiliğinden doğar.
Kalite kimse bakmadığında da doğru olanı yapmaktır.
Kusur değil, çare bulun. (Don’t find fault, find a remedy.)
Öğrenmeyi bırakan kişi yirmisinde de olsa, sekseninde de olsa yaşlıdır. Yaşamdaki en muhteşem şey zihni genç tutmaktır.
Paradan başka bir şey getirmeyen bir şirket, zavallı bir şirkettir.
Zorluklar, zamanında yapmadığımız kolay şeylerin birikmesiyle oluşur.
Siyah olduğu sürece her renge sahip olabilirsiniz. (You can have any color as long as it’s black.)





Hermann Hesse


İçimde dışarı çıkmak isteyen birşey vardı, ben onu yaşamaya çalışıyordum yalnızca.Neden böylesine güçtü bu?
Delikanlı sevmiş ve sevgide kendini bulmuştu. Oysa çokları sever ama kendilerini yitirir.
İnsanın kendini, kendisine götüren yolu izlemesi kadar dünyada nefret ettiği başka bir şey daha yoktur.
Beraberlik güzeldir. Ama dört bir yanda yeşerip boy attığını gördüğümüz durum için bir beraberlik denemez asla. Gerçek bir beraberlik yeni doğacak, bireylerin birbirini daha iyi tanımasından kaynaklanacak ve bir süre için dünyaya bir başka biçim verecektir. Şu an beraberlik adı altında gözlemlenen şey, bir sürü oluşumudur yalnızca.
İnsanlar birbirlerine kaçıp sığınıyorlarsa, birbirlerinden korktukları içindir. Beyler kendi aralarında birbirlerine sığınıyor, işçiler kendi aralarında, bilginler yine kendi aralarında birbirlerine kaçıp sığınıyorlar. Peki niçin korkuyorlar birbirlerinden? Kendi kendisiyle uzlaşamayan insan korkar yalnız. Şimdikiler korkuyorsa, kendi kendilerini tanımak istemediklerindendir.”
Biz bir insandan nefret ettiğimizde, kendi içimizde yuvalanıp bu insanın görüntüsüyle karşımıza çıkan birinden nefret ederiz. Bizim kendi içimizde olmayan şey, bizi kızdırmaz.
Uyanık insanları bekleyen tek ama tek bir görev vardır: kendini aramak, kendi içinde bir sağlamlığa kavuşmak, el yordamıyla kendine özgü yolda ilerlemek, yolun nereye çıkacağına aldırmamak…Bu beni derinden sarsmıştı, söz konusu yaşantının meyvesi buydu benim için. Sık sık geleceğin hayalleriyle oynamıştım, belki şair ya da peygamber, belki ressam, belki daha başka biri olarak gelecekte beni bekleyen rolleri düşlemiştim. Bütün bunlar hiçti. Ben şiir yazmak, vaaz vermek, resim yapmak için gelmemiştim dünyaya; ne ben ne de bir başkası öyle bir amaç için dünyada bulunuyordu. Bunların hepsi arada baş gösterip ikinci planda kalan şeylerdi. Herkes için gerçekte bir tek uğraş vardı; kendini bulmak.
İnsan birinden korkuyorsa, o kimsenin kendi üzerinde söz sahibi olmasına izin vermiş demektir.
Dışımızda gördüğümüz şeyler, içimizdekilerin aynıdır. İçimizde taşıdığımız gerçek dışında başka bir gerçek yoktur. İnsanların çoğunun gerçeğe bu kadar aykırı bir yaşam sürmesinin nedeni, kendi dışlarındaki görüntüyü gerçek saymaları, içlerindeki dünyaya ise asla söz hakkı tanımamalarıdır. Evet, bu mutlu kılabilir insanı. Ama insan bir kez işin bilincine vardı mı, çoğunluğun izlediği yolu seçmesi diye bir şey sözkonusu olamaz. Dostum Sinclair, çoğunluğun izlediği yol kolaydır, bizimkisi ise zor.
Bir kimse bir şeye mutlaka gereksinim duyuyor ve o şeyi ele geçiriyorsa, bunu ona sağlayan rastlantı değildir; kendisi, kendi içindeki istek ve zorunluluk onu çekip ilgili nesneye götürmüştür.
Her insanın yaşamı, onu kendine götüren bir yoldur, bir yol denemesi, bir yol taslağıdır. Hiçbir insan yüzde yüz kendisi olamamıştır ama yine de herkes gücü yettiğince ilerler bu yolda, kimi biraz daha gözü açık kimi biraz daha gözü kapalı….Hepimiz aynı derinliklerden çıkıp geliriz, ama bir taslak olarak, derinliklerden çıkıp gelen bir yaratık olarak her birimiz, kendi öz amacımıza varmak için uğraşıp didiniriz. Birbirimizi anlayabilir, ama kendimizi ancak kendimiz açıklayıp yorumlayabiliriz.
Çok konuşuyoruz…Bu zekice konuşmaların hiç ama hiç değeri yok. İnsanı kendi kendisinden uzaklaştırır, o kadar… Yapılması gereken, insanın tıpkı bir kaplumbağa gibi kendi içine girip yerleşebilmesidir
Dışarıda ‘gerçeklik’ vardı, dışarıda yollar, evler, insanlar, çeşitli kurum ve kuruluşlar, kitaplıklar ve derslikler vardı – burada, içeride ise sevgi ve ruh, masal ve düş yaşıyordu
Hiç kimse kendi içinde yaşamadıkça başkalarının ruhlarındaki kıpırtıyı anlayamaz.

Tanrı insanın içindedir.
Bizzat sorumluluk yüklenmek ve düşünmek istemeyenlerin lidere ihtiyaçları vardır.
İster zayıf olsunlar, ister zararlı olsunlar, insanları seviniz ama onları yönlendirmeye kalkmayınız.
Aynı zamanda hem sevip, hem aşağıladığı insanların çocuksu ya da hayvansı bir yaşam sürdüğünü görüyordu. Çalışıp didindiğini görüyordu onların; karşılığında ödedikleri ücrete hiç de değmeyecek nesneler uğrunda, para pul, küçük hazlar, küçük payeler uğrunda acı çektiklerini, saçlarını ağarttıklarını görüyor, birbirlerine veriştirip hakaretler yağdırdıklarını bir samananın hiç duyumsamadığı yokluk ve yoksunluklardan etkilendiğini görüyordu.
İnsanların büyük çoğunluğu, düşen bir yaprak gibidir, kapılıp gider rüzgarın önüne, havada süzülür, dönüp durur, sağa sola yalpalar vurarak iner yere. Pek az kişi de vardır, yıldızlara benzer, belli bir yörüngede ilerler durur, hiçbir rüzgar varamaz yanlarına, kendi yasalarını ve izleyecekleri yolu kendi içlerinde taşırlar. Bugüne kadar sadece bir kişi böyleydi. O da Buddha’ydı. Bu mükemmel özelliklere sahipti.
Bilinmesi gereken şeyleri insanın kendisinin tatması daha iyidir. Dünya zevklerinin ve dünya malının insana hayır getirmeyeceğini daha çocukken öğrendim. Hanidir biliyordum bunu, ama ancak şimdi yaşadım. Ve şimdi biliyorum, belleğimle değil, gözlerimle, yüreğimle, midemle biliyorum böyle olduğunu. Ne mutlu bana ki, biliyorum artık!
Geçmişte olan, gelecekte olan hiçbir şey yoktur; her şey vardır sadece, şu an içinde varlık sahibidir.
Oh, tüm çile ve kahırlar zaman değil miydi? Tüm uğraşıp didinmeler, tüm korkular, dünyadaki bütün güçlükler, bütün düşmanlıklar, silinip gitmiyor mu, yenilgiye uğratılmıyor mu?
Yumuşak, sertten güçlüdür; su kayadan güçlü; sevgi, zorbalıktan güçlüdür.
Bilgelik, bir başkasına anlatılamaz; bir bilgenin başkalarına anlatmaya çalıştığı bilgelik, aptalca bir şey gibi gelir kulağa.
Bilgi, bir başkasına aktarılabilir; bilgelikse hayır. Bilgelik keşfedilebilir, bilgelik yaşanabilir, bilgelik el üstünde taşıyabilir insanı, bilgelikle mucizeler yaratılabilir ama bilgelik anlatılamaz ve öğretilemez.
Asla bir insan tümüyle kutsal ya da tümüyle günahkar olamaz. Böyle gibi görünmesi, yanılmamızdan, zamana gerçek bir nesne gibi bakmamızdandır. Zaman gerçek değildir. Zaman gerçek değilse, dünya ile sonsuzluk, acı ile mutluluk, kötü ile iyi arasında var gibi görünen çizgi de bir yanılgıdan başka bir şey değildir.
Bir insanın hazinesini ve bilgeliğini oluşturan şeyin, bir başkasının kulağına her zaman aptalca gelmesine de hiç diyeceğim yok.
İnsanların büyük çoğunluğu yüzmeyi öğrenmeden yüzmek istemez. Ne anlamlı bir söz, değil mi? Yüzmek istememeleri doğal, çünkü karada yaşamak için yaratılmışlar, yüzmek için değil. Ve düşünmek istememeleri doğal, çünkü yaşamak için yaratılmışlar, düşünmek için değil! Evet, kim düşünürse, kim düşünmeyi kendisi için temel uğraş yaparsa, bunda ileri bir noktaya ulaşabilir; ne var ki, karayla suyu değiş tokuş etmiştir böyle biri ve bir gün gelir suda boğulur.
Senin hoşuna gidiyor, senin için bir değer taşıyorsam, senin için bir ayna oluşturuyorum da ondan; içimde bir şey var, sana yanıt veriyor, seni anlıyor.

Honoré de Balzac


Altından zincirler en ağır olan zincirlerdir.
Ancak en son katedralin en son tuğlası en son papazın kafasına düşüp ezdiği zaman insanlık gerçekten özgür olabilecektir.
Ayakkabılarım olmadığı için üzülürdüm. Ta ki sokakta ayakları olmayan adamı görene kadar.
Bilginin efendisi olmak için çalışmanın kölesi olmak gerekir.10 Mart 2011
Bir kadın sevdiği adamın yüzünü, bir denizcinin açık denizi bildiği kadar iyi bilir.
Bir kelimenin insanın hayatını değiştirdiği çok görülmüştür.
Beklemesini bilenin her şey ayağına gelir.
Dünyada bir kadın için, herhangi bir erkeği etkisi altına aldığını bilmesi kadar zevkli bir şey yoktur.
Dünya zevkleri acıdan başka bir şey doğurmaz.
Dürüstlük pahalı bir mülktür, ucuz insanlarda bulunmaz.
Evliliğin, her şeyi kemiren bir canavarla bıkıp usanmadan boğuşması gerekir: Alışkanlık.
Felaketin iyiliği varsa, hakiki dostlarımızı tanıtmasıdır.
Istırapların en gizlileri dayanılması en güç olanlardır.
İnsan ya acılarını unutmasını, ya da kendi mezarını kazmasını bilmeli.
İnsanın en zor katlandığı duygu acımadır, hele hak edince.
İnsanlara, onları size nankörlük yapmaya mecbur bırakacak kadar büyük iyiliklerde bulunma!
İyi dostluklar temiz hesaplarla kurulur.
İyiliğinize inanılmasını istiyorsanız, ondan hiç bahsetmeyiniz.
Kadınlara hangi erkekleri aradıklarını sorun, “Hırslıları” derler. Öteki erkeklere göre, hırslıların belleri daha güçlü, yürekleri daha sıcaktır, kanlarında daha çok demir vardır. Kadın da güçlü olduğu sıralarda kendini öyle mutlu, öyle güzel bulur ki, parçalanmak tehlikesi altında da olsa, üstün bir gücü olanı, bütün erkeklere yeğ tutar.
Kendisi artık mutlu olamayacaklar için sevdiğinin mutluluğu sevinç olur…
Mektup bir ruhtur. Konuşan sesin çok sadık bir yankısıdır. Bu nedenle ince düşünceli kişiler onu aşkın en zengin gömüleri arasında sayarlar.
Sanatın vazifesi, tabiatı kopya etmek değil, tabiatı ifade etmektir.
Sevilen kadın bütün kadınların en güzeli değil midir?
Sıkıntınızın sırrı sizin elinizde değil, başkalarının elindedir.
Şöhret, uzaktan güneş gibi parlak ve ısıtıcı; yaklaştınız zaman, bir dağ tepesi gibi soğuktur
Şöhret, ancak küçücük dozlarla alındığında faydalı bir zehirdir.
Toprağa ekilen tohumlar içinde en çabuk mahsul veren fedailerin döktükleri kandır.
Zeka dünyayı yerinden oynatmaya yarayan maniveladır.
Umutsuz sevmek de bir mutluluktur…
Uykunun yenemediği hiçbir acı yoktur.


Immanuel Kant


Aklımda merak, şüphe ve saygı uyandıran iki şey vardır: Üzerimde yıldız gibi parlayan cennet ve içimdeki ahlak yasası.
Aydınlanma; kişinin kendi aklını kullanmaya cüret etmesidir.
Bilgi deneyle başlar ama deneyden doğmaz.
Bizler sırlarla dolu bir evrende bir rüyanın rüyasını görmekteyiz. Gerçekte bildiğimiz hiçbir şey yoktur. Bildiğimizi sandığımız şey sadece olaylardır. O olaylar ki, bilmediğimiz bir objeyle asla bilemeyeceğimiz bir süjenin birbirlerine olan ilgisinden doğmuştur.
Böcek olmayı kabul edenler, ayaklar altında kalıp ezilmekten yakınmamalıdır.
Dogmalar ve kurallar, insanın doğal yetilerinin akla uygun kullanılışının ya da daha doğru bir deyişle kötüye kullanılmasının bu mekanik araçları, erginleşme ve olgunlaşma için sürekli bir ayakbağı olurlar.
Hayatın çeşitli güçlüklerine karşı üç şey hediye edilmiştir: ümit, uyku ve gülmek.
İki şey var ki, ruhumu hep yeni, hep artan bir hayranlık ve müthiş bir saygıyla dolduruyor: Üzerimdeki yıldızlı gökyüzü ve vicdanımdaki ahlak yasası.17 Ağustos 2010
İnanca yer açmak için bilgiyi bir kenara bıraktım.
İnsanlar ışığı görmez, ışıkla görür.
İyilik bir görevdir.
Ne var ki her yandan «düşünmeyin! aklınızı kullanmayın! » diye bağırıldığını işitiyorum. Subaylar, «düşünme, eğitimini yap! », maliyeciler «düşünme, vergini öde! », din adamları «düşünme, inan! » diyorlar.
Uçarken havayı kesen ve onun direncini hisseden kuş, bunu havasız (vakum) yerde daha iyi yapabileceği kanısına kapılabilir.
Zaman, sessiz bir testeredir.
Kavramlar duyusuz boştur duyular kavramsız kördür.

Isaac Newton


Aşk köprü kurmaktır. İnsanlar köprü kuracakları yerde, duvar ördükleri için yalnız kalırlar.
Biz düşüncelerimiz değiliz, biz düşüncelerimizin düşüncesiyiz.
İnsanlar sayılar gibidir, o insanın değeri ise o sayının içinde bulunduğu sayı ile ölçülür.
Plato benim arkadaşım, Aristoteles benim arkadaşım ancak benim en büyük arkadaşım doğruluk.
Yıldızların hareketlerini hesaplayabilirim ancak insanların deliliklerini değil.
Tanrı her şeyi ölçüyle yaratmıştır. Ağırlık, sayı ve uzunluk.
Diğer tüm kanıtları bir yana bırakırsak baş parmak bile benim Tanrı’nın varlığına inanmam için yeterlidir.
Sağlam bir tahmin olmadan, hiçbir büyük buluş yapılmamıştır.
Dünyaya nasıl göründüğümü bilmiyorum; ama ben kendimi, henüz keşfedilmemiş gerçeklerle dolu bir okyanusun kıyısında oynayan, düzgün bir çakıl taşı ya da güzel bir deniz kabuğu bulduğunda sevinen bir çocuk gibi görüyorum.21 Aralık 2007
Eğer diğer insanlardan benim için bir şeyler yapmalarını bekleseydim hiçbir şey yapamazdım.
Ben, benden öncekilerin omuzlarına tırmandığım için onlardan biraz daha ilerisini görebildim.

Jack London


    Dişisine kötü davranan tek hayvan insanoğludur.
Köpeğe verilen bir kemik yardımseverlik değildir. Yardımseverlik, siz de köpek kadar açken onunla paylaşılan kemiktir.
Bir gemi filosunun hızı, içindeki en yavaş geminin hızıdır.
Öylesine çok, öylesine müthiş ve öylesine umutsuzdu sevgisi.
Dünyanın tüm hazlarının tadını çıkarma özgürlüğünü veren, paradır.
Güzelliğin anatomisini inceleyip öğrendikten sonra, güzelliğin kendisini yaratabilmeye daha çok yaklaşılır.
Düşünceyi izleyemediği zaman, hatanın düşüncede olduğuna inanmak, dar görüşlülüğün eski dramıdır.
Ben, benim ve kendi beğenilerimi insanların bağlaşık yargılarına tabi kılmayacağım. İnsanların çoğunluğu bir şeyden hoşlanıyor ya da hoşlandığına inandırılıyor diye, benim de o şeyden hoşlanıyor taklidi yapmam için dünyada hiçbir neden yok.
Yoksulluk, yoksul olmayan bazıları için, varoluşun iyi olmadığı durumu simgeleyen bir sözcüktür.
Açlık çekerken, düşünceleri sık sık dünyada açlık çektiğini bildiği binlerce kişi üzerinde duruyordu, ama şimdi karnı doymuşken beyni artık açlık çeken bu kişilerin düşüncesiyle dolu değildi.
Bir şeyler yapabilecek olmak ama onları yapmaya önem vermemek!
Herhangi bir şeyin varolması, onun varolmaya uygun olduğunun yeterli bir doğrulamasıdır.
İnsan asla mutlak gerçekleri bilemez.
Gözlerinde gördüğü ışıltı ve sevginin, aslında onun kendi gözlerinde gördüğü şeyle arttığını bilemezdi.
Utancı bile utandıracak bir utanç belgesi!
Kuşkusuz, ‘evren’in yaratıcısı daha iyi bir yöntem tasarlayabilirdi; ama bu belirli ‘evren’in yaratıkları, bu belirli yönteme katlanmak zorundaydılar.
Tutumunu ve davranışını onlar için anlaşılır kılacak yeterli sözcükler hiçbir dilde yoktu.
Bir hayalet, ölmüş ama öldüğünü anlayamayan bir insanın ruhudur.
Beni ben olduğum için istemiyorlar, çünkü ben, hâlâ istemedikleri eski benim.
Yaşama sevgi beslemeyen varlık, yok olma yoluna girmiş demektir.
Yeni bir cennet bulamadım ve artık eskisini de bulamıyorum.
Ölüm acı vermez; acı veren şey, yaşamdır.
Belki de hiçbir şeyde gerçek yoktur; gerçeklikte gerçek yoktur.
Yaşam acı veren bir yorgunluk haline gelince, ölüm sonsuz uykunun sakinliğine götürmek için hazırdır.
Yüksek sınıfın devamı ancak başka sınıfların ezilmesi ve yıkılmasıyla mümkündür.






Jean-Jacques Rousseau


Devlet büyüdükçe, özgürlük de o oranda küçülür.
İnsanın özgürlüğü; istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır.
Eğer insanlar Tanrı olsaydı, kendilerini demokratik olarak yönetebilirlerdi. İnsanlar Tanrı olmadıklarına göre, mükemmel bir devlet insanlara göre değildir. 28 Haziran 2007
Fethetme hakkının hiçbir ciddi temeli yoktur ve ancak en kuvvetlinin hakkı olarak tanınmıştır.
Hiçbir şey çıkar gruplarının etkisinden daha tehlikeli değildir.
Politika ve ahlâkı farklı ele alanlar, her ikisini de asla anlayamazlar.
Daimi barışın tesis edilmesi tamamen ülkelerin anlaşmasına bağlıdır. Daimi barışın tesisi tüm ülkeler için yarar sağlar. Barış için uluslararası bir federasyon oluşturulduğunda bu kurum uzun süre yürürlükte kalabilir ve barışı gerçekleştirebilir.
Sabır acıdır ama meyvası tatlıdır.
Ağır söz veren hızlı iş yapar.
İnsanlar ömür kısadır derler ama, yine de onu kısaltmak için ellerinden geleni yaparlar.
…Yalnız şunu soracağım: Felsefe nedir? En tanınmış filozofların kitaplarında bulduğumuz nedir? Onları dinlerken insan kendini, bir pazar yerinde avaz avaz çağıran bir sürü madrabaz arasında sanır; her biri bana gelin, bana gelen aldanmaz diye bağırır durur. Kimi, cisimlerin mevcut olmadığını, her şeyin tasavvurda yaşadığını iddia eder; kimi maddeden gayrı olmadığını ileri sürer ve Tanrı dünyanın kendisidir der. Birisi ispata kalkar ki dünyada iyilik – kötülük yoktur, hayır ve şer birer kuruntudan ibarettir. Öteki der ki, insanlar birer, canavardır; birbirlerini parçalayıp yemeleri cürüm sayılmaz.
Ey büyük filozoflar, bu faydalı dersleri siz yalnız kendi çocuklarınıza, kendi dostlarınıza verin ne olur! Hem siz fikirlerinizin meyvasını daha çabuk elde edersiniz, hem de bizim çocuklarımız sizin meshebinize girmek tehlikesinden kurtulmuş olur.
Genel istem yok edilemez.
Gerçek demokrasi hiçbir zaman var olmamıştır ve olmayacaktır da.
Gerçek demokrasi var olabilmesi için, o kadar insanın toplayacak bir yerin olması gerekirdi. Milyonlarca insanı da bir yerde toplayamıyorsanız.Temsili demokrasi ile yetinin.
Hakları ve zevkleri ellerinden alınan gençler, onların yerine daha gizli ve tehlikeli olanlarını koyar.
Ey yüce gönüllü yalan! Gerçek hiç sana tercih edilebilecek kadar güzel olmuş mudur?
Mutsuzluk, şüphesiz çok büyük bir öğretmendir, fakat bu öğretmen; derslerini pahalıya ödetir ve faydası da parasına değmez.
Bireysel aşkım için dünyayı veririm, özgürlüğüm için de aşkımı veririm.
Vazifemizi menfaatlerimizle karşı karşıya getiren ve bizim faydamızı başkalarının zararlarında gösteren durumlardan kaçınılmalıdır.Çünkü böyle durumlarda,ne kadar erdemli bir insan olursak olalım farkında olmadan mağlup oluruz, ruhça adil ve iyi olduğumuz halde hareketlerimizde adaletsiz ve zalim oluruz.
İşte, yeryüzünde yalnızım; kendimle baş başayım; artık ne bir kardeşim var, ne bir benzerim, ne dostum ne de ait olduğum bir toplum. İnsanların en şefkatlisi, en cana yakını, bu insanlar arasından söz birliğiyle dışlandı. Bunlar, olanca kinleriyle hassas ruhuma hangi azabın daha çok dokunabileceğini araştırıp beni kendilerine bağlayan bağları kesip attılar. Onları istemedikleri halde savebilecektim. Sevgimden ancak insan olmaktan çıkma yoluyla kurtuldular. Mademki öyle istediler, şimdi benim için yabancı, meçhul ve hiçtirler, fakat onlardan ve her şeyden koparılan ben neyim?
Sahibi olduğumuz para özgürlüğün; peşinden koştuğumuz para köleliğin aracıdır.


Jean-Paul Sartre


Bir şey sona ermek için başlamıştır.
Kötülük, ancak tam hızla giderken dengede kalabiliyordu, bisiklette olduğu gibi…
Serüven uzamaya gelmez, ona anlam veren ölümüdür yalnız.
Gerçek deniz soğuk ve karadır, içinde hayvanlar kaynaşır, insanları aldatmak için yapılmış ince yeşil zarın altında sürüklenerek ilerler. Çevremdeki şu hava perileri, kendilerini bu aldanışa bırakmış, yalnız ince zarı görüyorlar; ben altını görüyorum.
Her an, ardından geleni getirmek için ortaya çıkar.
İnsanın özgürlüğü, kendisine yapılanlara karşı takındığı tavırda gizlidir.
Var olmak susamadan içmek gibi bir şeydir.
En büyük günah pişmanlıktır.
Aşk; iki insanın bilinçlerini birleştirme çabasıdır. Boşuna bir çaba, çünkü insan kendi bilincine mahkumdur.
Varlığında, varlığın var olmasının söz konusu olduğu bir varlık olarak var olan bir varlığım.
Resmi payeleri hep reddettim. Legion d’Honneur’ü de kabul etmemiştim. Fransız akademisine de girmedim. Yazar kendisinin bir kuruma dönüştürülmesini reddetmelidir. Bu onur verici bir paye dahi olsa bunlar kişisel nedenlerim. (Nobel Ödülünü reddettikten sonra)
Cehennem başkalarıdır.
İnsanoğlu özgürlüğe yazgılıdır; çünkü, bir kere dünyaya atıldıktan sonra yaptığı her şeyden sorumludur.
Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür.
Birini sevmeye, koyulmak başlı başına bir iş, bir girişimdir. Güç ister, yürek ister, körlük ister. Hatta başlangıçta öyle bir an vardır ki uçurumun üstünden sıçramak ister; düşünmeye kalkarsan aşamazsın onu.
Her seçim bir vazgeçiştir.


Jiddu Krishnamurti


Sen dünyasın.
Gözetleyen gözetlenendir.
Derinlemesine hasta bir topluma uyum sağlamak bir sağlık ölçütü değildir.
İnsanlar hızla akan yaşam nehrinin yanında kendilerine küçük bir havuz kazarlar, işte o havuzda kokuşur, o havuzda ölüp giderler.
Bir kimseyi sevmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz? Bir ağacı, bir kuşu ya da bakıp gözettiğiniz bir hayvanı sevebilir misiniz? Size hiçbir karşılık vermese, gölgesinden de yararlanamasanız, arkanızdan da gelmese, size bağımlılık duymasa gene de sevebilir misiniz?
Tek amacım var: İnsanın özgürleşmesi; insana sınırlarını yıkmak konusunda yardımcı olmak.
Eylemlerimiz bilgi ve zaman üzerine kurulu olduğu için, insan zamanın kölesidir. Düşünce sürekli sınırlıdır,bu nedenle biz çatışma ve mücadele içinde yaşarız. Psikolojik evrim yoktur…
İnsan, kendi düşüncelerinin farkında olduğu zaman görecektir ki; düşünen ve düşünce şeklinde bir bölünme vardır. Gözlemleyen ve gözlemlediği, deneyimleyen ve deneyimlediği. Sonunda bunun bir illüzyondan ibaret olduğunu keşfedecektir. Sonra sadece saf bir gözlem kalacaktır, geçmişin ve zamanın gölgesini içermeyen bir kavrayış. Bu zamansız kavrayışı zihine derim, köklü bir mutasyon getirir. Bütünsel, toptan omuzlama asıl en önemli harekettir. Psikolojik açıdan düşüncenin getirdiği her şey toptan omuzlandığında, yalnız ondan sonra orada aşk vardır, aynı zamanda merhamet ve zeka olan…




Jim Morrison


  İçindeki şeytanı yak.
Şiddet her zaman kötü değildir. Kötü olan şiddete duyulan tutkudur.
Kendinizi en derin korkunuza maruz bırakın, o andan sonra, korkunun hiçbir gücü kalmaz ve özgürlüğün korkusu küçülüp kaybolur. İşte o zaman özgürsünüzdür.
Bilinen vardır ve bilinmeyen, ve bu ikisinin arasındaysa kapılar vardır.
Kaybolmuş cenneti arayan bir adam, diğer dünyayı hiç düşlememiş birine aptal gözükebilir.
Hayalet katiliyim ben, tanıklık eden kutsal cezama.işte böyle; eğlence yok artık, tüm zevklerin ölümü geldi.
Zeki ve duygulu bir insanım, ama en olmayacak yerlerde ortaya çıkan bir palyaçonun ruhuna sahibim.
Çatıları, duvarları yık, bütün odaları aynı anda gör!
Bir kuyruklu yıldız olmak istiyorum, herkesin durup baktığı, birbirine gösterdiği bir kuyruklu yıldız, sonra…Ansızın bir patlama ve ben yokum.

Johann Wolfgang von Goethe


Anlamayacaklara anlatma sakın bilebileceğin en güzel şeyleri.
Ancak az şey bildiğimiz zaman bilgimizden emin olabiliriz. Kuşku, bilgi arttıkça artar.
Aşkım için her şeyden vazgeçerim, fakat özgürlüğüm için aşkımdan da vazgeçerim.
Açlık, en akıllı balıkları bile oltaya getirir.
Akılsızlar hırsızların en zararlılarıdır. Zamanınızı ve neşenizi çalarlar.
Aşk imkansız olan birçok şeyi mümkün kılar.
Adettir; babanın topladığını oğlu saçar.
Baskı ve şiddet yalnızlıktan doğar, karakter dünyanın fırtınaları ve dalgaları arasında şekil alır.
Başlangıçta eylem vardı. (Faust)
Bazı kusurlar bir insanın varoluşu için gereklidir.
Bilgi arttıkça huzursuzluk da artar.
Bir adamda azim olmazsa bilgisi ölüdür.
Bir insanı tanımak için neyi gülünç bulduğundan daha iyi bir gösterge olamaz.
Bir tartışma sırasında, kızdığımız anda gerçek için uğraşmayı bırakır, kendimiz için uğraşmaya başlarız.
Bir yetenek sükunet içinde meydana gelir, karakter ise dünyanın fırtınaları içinde.
Biraz daha ışık.
Bizi kimse aldatamaz; kendi kendimizi aldatırız.
Bütün dikkatiniz kendinizdeyse mutluluğu garanti ettiniz demektir.
Çözümde görev almayanlar problemin bir parçası olurlar.
Çiçeğin dikeni var diye üzüleceğimize, dikenin çiçeği var diye sevinelim.
Dünya o kadar büyük ve zengin ki, yaşam da öylesine çeşitli ki insan her zaman bunlardan şiir çıkarma fırsatını bulabilir. Ama her şiirin bir durumdan doğması gerekir, yani şiirin maddesi gerçek olmalıdır. Hiçbir şey üzerine dayanmayan bir şiirin iyi olacağını sanmıyorum.
Düşünmek kolaydır, yapmak zordur. Dünyada en güç olan şey de düşünüleni yapmaktır.
Dünya güzeldir, ama bir şairin gözüyle daha da güzel olur.
Değerli kişileri etrafına toplamayan bir hükümdar bence ordusuz bir komutan gibidir.
Dünyanın en tehlikeli hali, cehaletin örgütlü eyleme geçme halidir.
En iyi devlet nedir? Bize kendimizi yönetmemizi öğretendir.
En huzurlu toplumlar, üyeleri arasında karşılıklı güler yüz ve saygının eksik olmadığı toplumlardır.
En iyi yönetim kendi kendimizi yönetmeyi bize öğretebilecek yönetimdir.
Eğer bir insan kendi karakterine aykırı davranırsa ‘Fazla zamanı kalmadı’ diye yorumlarız bunu.
Eğer Tanrı başka türlü olmamı isteseydi, beni başka türlü yaratırdı.
Faydasız bir hayat erken bir ölümdür.
Geleceğe bakmayı severiz çünkü önümüzde şekilsizce uçuşmakta olan olaylara dilediğimiz gibi şekil vermek isteriz.
Gerçeğin gücü ile yaşadığım sürece kainatı bile fethedebilirim.
Göğün her yerde mavi olduğunu anlamak için dünyayı dolaşmanız gerekmez.
“Gönlünü, ne kadar büyük olursa olsun,
O görünmez nesneyle doldur.
Yüreğin mutluluktan dolup taşınca,
Ona istediğin adı ver;
Mutluluk, Sevgi, Gönül, Işık, Tanrı…
İsim gürültüden başka birşey değildir.
Göklerin ihtişamını bizden gizleyen bir sistir…”
Hastalıklı bir topluma uyum sağlamak demek, sağlıklı olmak demek değildir.
Herkes kendi işini görse, toplumun bütün işleri düzgün gider.
Hiçbir şey, zevkten yoksun bir hayalgücünden daha korkunç değildir.
İnsanın bilgisi arttıkça, huzursuzluğu da artar.
İnsan her gün bir parça müzik dinlemeli, iyi bir şiir okumalı, güzel bir tablo görmeli ve mümkünse birkaç mantıklı cümle söylemelidir.
İnsanları birleştiren duygular, ayıran ise fikirlerdir.
İnsanların ne kadar kötü olduğunu görmek beni şaşırtmıyor, fakat bu yüzden hiç utanmadıklarını görünce hayretler içinde kalıyorum.
İyilik, insanları birbirine bağlayan altın zincirdir.
İnsan kendini yalnızca insanda tanır.
İnsanlara oldukları gibi muamele edersek, onları daha kötü kılarız. Eğer onları olmaları gerektiği gibi ele alırsak, olabilecekleri kadar iyi yaparız.
İyi bir karın mı olmasını istiyorsun? Öyleyse tam bir koca ol!
İnanç yaşamın gücüdür.
Kalp ne ile doluysa, dudaklardan o dökülür gider.
Konuşmak ihtiyaç olabilir ama susmak bir sanattır.
Kardeşlerimi tanrı yarattı ama dostlarımı ben buldum.
Kaybedecek bir şeyi olmayan insandan korkulur.
Kalabalık bir toplantıda olup da, bunca insanı bir araya getiren şansın kendi dostlarımızı da bir araya getirmesi gerektiğini düşünmeden edemeyiz.
Kendine hükmetmeyen uşak kalır.
Malını kaybeden, bir şey kaybetmiştir, onurunu kaybeden birçok şey kaybetmiştir. Fakat cesaretini kaybeden her şeyini kaybetmiştir.
Mantıklı insan sık sık gülünecek bir şey olmadığı halde güler. Onu kışkırtan her ne olursa olsun, verdiği tepki kendi iç huzurunu ifade eder.
Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirlerini yiyorlar!
Mutlu insanlar tanıdım, bunlar sadece ne iseler o oldukları için mutluydular.
Niye ki bu bitmek bilmez yaratılış, yok olacaksa bir gün her yaratılmış! (Faust)
Ne kadar yalıtılmış bir yaşam sürerseniz sürün, haberiniz bile olmadan ya borçlu ya da alacaklı olursunuz…
Pusulanın sana doğru yol göstermesini mi istiyorsun , öyleyse onu yanındaki mıknatıslardan koru.
Paranı yitirdin, hiçbir şey yitirmedin. Çalışır kazanırsın. Onurunu yitirdin, çok şey yitirdin. Ama onu da çalışıp kazanabilirsin. Fakat umudunu yitirirsen, hayattaki herşeyini yitirirsin.
Sağduyu, insanlığın dehasıdır.
Samimi olmayı vaadedebilirim, tarafsız olmayı asla.
Sevgiye ve tutkuya açık bir kalp kadar dünyada değerli bir şey yoktur.
Sevincin bir acı yanı, acının da bir sevinçli yanı olmalıdır.
Söylenen her söz karşıtını kışkırtır.
Tüm erdemlerin temel özelliği, yükselme yolunda sürekli bir çaba, bizzat kendinle cenkleşme, daha büyük ve derin bir saflığa, bilgeliğe, iyilik ve sevgiye yönelik doymak bilmez bir istek.
Tutkular itiraf edildiklerinde hem şiddetleri artar, hem de yatışırlar. Sevdiklerimize söylediklerimiz ve söylemediklerimiz arasında bulunacak bir orta yol, belki de başka hiçbir alanda bu kadar arzu edilir bir şey değildir.
Tutkularımız; ya birer kusur ya da birer erdemin daha şiddetli halleridir.
Tutkularımız gerçek anka kuşlarıdır. Eskisinin küllerinden bir yenisi doğar.
Tanrılar bir şarkı için biz o şarkıya dönüşünceye kadar, bizden ne çok bedel alırlar!
Yapabilirsiniz. Çünkü yapmalısınız!
Yapabildiğiniz ya da düşünebildiğiniz her neyse, başlayın. Cesaretin dehası, kudreti ve büyüsü vardır.
Yetenek, sükunet içinde ortaya çıkar. Karakter ise dünyanın fırtınaları içinde.
Yanlışlıklar denizine gömüldüğü halde, umutla bekleyebilen insan ne talihlidir.
Yüz çeşit şeyi yarım bilmektense bir şeyi tam bilip uygulamak insanı daha iyi yetiştirir.
Yaşamak, kendi kendini adam etmektir. Zeka ve bilgiyi kullanarak etinden kemiğinden kendi heykelini yapmaktır.
Yaşamımda, fethettim evreni, doğruluğun kudretiyle. (Faust)



Karl Marx


    Eğer sevgi üretmiyorsa yüreğiniz, başarılı bir üretici değilsiniz…
Yoksulluğu azaltmadan zenginliği arttıran ve suç işleme bakımından,sayılardan daha hızlı artış gösteren bir toplumsal sistemin özünde çürümüş birşeylerin olması gerekir.
İnsanoğlu önüne çıkan sorunlara çözüm arar.
Hadi oradan. Son sözler yeterince doğru söz söylememiş aptallar içindir. Son sözleri
İnsan gelişmesinin alanı zamandır.
Din, bunalmış mahlukun iç çekişi, merhametsiz bir dünyanın ruhu ve aynı zamanda akılsız bir çağın aklıdır. Din halkın afyonudur.
Filozoflar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır; oysa sorun onu değiştirmektir.
İşe fiilen başlar başlamaz, artık, emeği onun olmaktan çıkmıştır ve bunun için de bu emeğin şimdi işçi tarafından satılması sözkonusu olamaz.
Görünen, gerçek olsaydı bilime gerek kalmazdı.
Dünyayı anlamak yetmez, onu değiştirmek gerekir.
İnsan doğaya ne kadar yabancılaşırsa o kadar toplumsallaşır, ne kadar toplumsallaşırsa da o kadar kendine yabancılaşır.
İnsanların maddi yaşam koşullarını belirleyen onların bilinçleri değildir, bu maddi koşullar onların bilinçlerini belirler.
Cehalet, ayrıcalıklı sınıfın ustaca kullandığı bir silahtır.
Cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir.
Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser.
Toplumun kalabalıkları ve onlar gibi düşünenler benim kitabımı okumasınlar; hem ben, ona hiç el sürmemelerini alışkanlıklarına uyarak eserimi yanlış anlamalarına yeğ tutarım.
Toplumlar üstesinden gelemeyecekleri sorunları gündeme getirmezler.
Katı olan her şey buharlaşıyor, kutsal olan her şey dünyevileşiyor ve en sonunda insanlar yaşamın gerçek koşullarıyla ve diğer insanlarla ilişkileriyle yüzleşmeye zorlanıyor. Modern burjuva toplumu, böylesine kudretli üretim ve mübadele araçlarının bir araya getirmiş olan bu toplum, yer altı güçlerini kontrol edemez bir büyücüye benziyor.
Bir kimsenin özgür olarak gelişmesi, herkesin özgür olarak gelişmesinin şartıdır.
Kapitalist üretimin en büyük engeli, sermayenin ta kendisidir.
Anlatılan senin hikayendir.
Madem ki insanı biçimlendiren yaşadığı koşullar; koşullar en insani şekilde biçimlenmelidir.
Eğer dış görünüş ve şeylerin özü aynı olsaydı, o zaman bilime gerek kalmazdı .
Karşılığında sevgi uyandırmadan seviyorsanız, yani sevgi olarak sevginiz karşılıklı sevgi yaratmıyorsa; seven bir kişi olarak dışavurumunuzla kendinizi sevilen bir kişi yapamıyorsanız, sevginiz güçsüzdür, bu bir talihsizliktir.”
Kitaplarım, onları yazarken içtiğim tütünün bile parasını karşılamadı.


Konfüçyüs


Bildiğini bilenin arkasından gidiniz,
bildiğini bilmeyeni uyarınız,
bilmediğini bilene öğretiniz,
bilmediğini bilmeyenden kaçınız.
Alkışı en sessiz şekilde karşılayan, alkışı hak etmiş demektir.
Ağaç yaşken eğilir.
Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte arar, bazıları da daha alçakta…Oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır.
Bir kişiye iyilik yapmak istiyorsan ona balık verme, balık tutmayı öğret.
Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa,
o yerde güneş batıyor demektir.
Duyduğumu unuturum, gördüğümü hatırlarım, yaptığımı anlarım.
Durmadan devam ettiğiniz sürece ne kadar yavaş gittiğiniz önemli değildir.
Güçlü olan, zayıf yanını herkesten iyi bilendir;
daha güçlü olan ise zayıf yanına hükmedebilendir.
Güleryüzlü olmayan bir kişi, dükkan açmamalıdır.
İnsanlar sahip olduklarını küçümser, sahip olamadıklarını önemser.
İnsanları niçin öldürüyorsunuz, biraz bekleyin zaten ölecekler.
İyi insan, güzel söz söyleyen değil,
söylediğini yapan ve yapabileceklerini söyleyen adamdır.
İnsanların umutlarıyla oynamayın, belki de sahip oldukları tek şey odur.
Karanlığa söveceğine, bir mum yak.
Kelimelerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamazsın.
Kuyunun dibinde yaşayanlar, gökyüzünü kuyunun ağzı kadar görürler.
Kısa olan iptir, derin olan kuyu değildir.
Konuşmaya değer insanlarla konuşmazsan insanları, konuşmaya değmez insanlarla konuşursan kelimeleri yitirirsin.
Sen öyle biri ol ki ne insanları, ne de kelimeleri yitir.
Müzik gökle toprak arasında bir ahenktir.
Okudum, unuttum; gördüm, hatırladım; yaptım, öğrendim.
Nasıl ki elmas yontulmadan mükemmelleşmezse,
insan da acı çekmeden olgunlaşamaz.
Ne aradığını bilmeyen bulduğunu anlayamaz.
Öğretmek iki kere öğrenmek demektir.
Tanrım bana çiçek dolu bir bahçe ve kitap dolu bir ev ver.
Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir.


Lev Tolstoy


    Bir insanın değeri bayağı kesire benzer: Pay gerçek değerini gösterir, payda kendisini ne zannettiğini. Paydanın değeri arttıkça kesrin değeri azalır.
Bütün mutlu aileler birbirlerine benzerler, her mutsuz ailenin ise kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.
Evliliğe kutsallık veren, aşktır.
Gerçek aşk daima kişisel yarar duygusundan vazgeçme temeli üzerinde yükselir.
Güzel olan sevgili değildir, sevgili olan güzeldir.
Her şey beklemesini bilen kişiye kendiliğinden gelir.
Her zaman kalbimizden gelen ve doğru bulduğumuz sese uymalıyız, çünkü o ses hiçbir zaman yalan söylemez…
Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür, ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.
İktidar, ancak onu eğilip alabilme cesaretini gösterenlere verilir.
Kadın, erkeği kılıçsız zapteder ve ipsiz bağlar.
Kadın öyle bir konudur ki, onu ne kadar incelersen incele her zaman yepyenidir.
Mutluluğu ihtiraslarda değil kendi yüreğinizde arayın. Mutluluğun kaynağı dışımızda değil içimizdedir.
Nasıl kafa sayısı kadar düşünce varsa, kalp sayısı kadar da sevgi çeşidi vardır.
Sadelik, iyilik ve doğruluk olmayan yerde büyüklük yoktur.
Sıkıntı sürecinde olgunlaşan, düşünceyle yoğunlaşan, emekle hazırlanan ve en iyiyi vermeyi amaçlayan faaliyete sanat denir.
Bizim mantık evliliği dediğimiz şey her iki tarafın da gençlik çılgınlıklarında bulunup iyice kurtlarını döktükten sonra yapılan evliliktir…
Biz hem kurtların doymasını, hem de koyunların sağ kalmasını istiyoruz.
Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için, güneşin doğduğunu sanırlar.
Başkaları için kendinizi unutun o zaman sizi de hatırlayacaklardır.
İnsanlara en adil şekilde dağıtılan nimet akıldır. Çünkü kimse aklından şikayetçi değildir.
Bir insanın hayatının ikinci yarısı, ilk yarıda kazanılan alışkanlıkların sürdürülmesinden ibarettir.
İnsana aklı, dertlerinden kurtulması için verilmiştir.
İnsanlar çok değişti; dikkat etmek lazım. Biriyle el sıkıştıktan sonra, beşi de yerinde mi diye parmaklarını saymak zorundasın.
İnsanlar nasıl konuşulması gerektiğinin dersini alırlar; ama en büyük ilim, nasıl ve ne zaman susulması gerektiğini bilmektir.
Hayat bizi resmen dört işlemle sınar; gerçeklerle çarpar, ayrılıklarla böler, insanlıktan çıkarır ve sonunda topla kendini der.
Hayatta unutamayacağımız en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır.
Zor zamanlar geçiriyorsanız, sevdiklerinizi kaybetmekten dolayı acı çekiyor ya da gelecekten korkuyorsanız, hayatın sadece şimdiki zamandan mevcut olduğunu aklınızdan çıkarmayın, tüm düşünce ve hatıralarınızı şimdiki zamana yöneltin. Böyle yaptığınız takdirde, geçmişe ait tüm acılarınız, geleceğe dair tüm endişeleriniz yok olur gider, mutluluğu ve özgürlüğü duyumsarsınız.

Malcolm X


    Gelecek, bugünden ona hazırlananlara aittir.
Irkçılık olmadan kapitalizm de olmaz.
En iyi nasihat, iyi örnek olmaktır.
Eğer uğrunda ölmeye hazır değilseniz, “özgürlük” kelimesini lûgatınızdan çıkarın.
Eğitim, gelecek için geçiş iznimiz. Çünkü gelecek, ona bugünden hazırlananların olacaktır…
Tarihi değiştirebilenler, ancak ve ancak insanın kendisi hakkındaki düşüncesini değiştirmeyi başarabilmiş olanlardır.
İster mermi kullansın, ister oy pusulası, insan iyi nişan almalı. Kuklayı değil, kuklacıyı vurmalı.
İnsanlar bir adamın bütün hayatının bir tek kitapla değişebileceğinin farkında değiller.
Kimse sana özgürlüğünü vermez. Kimse sana eşitliği, adaleti ve başka hiçbir şeyi vermez. Eğer gerçekten adamsan, bunları kendin alırsın!
Özgürlüğü savunanların direnme gücü, zulmedenlerin gücünden daha fazladır.
Bir insanın düşünmeye ihtiyacı varsa, gidebileceği en iyi yer, bana sorulursa, üniversiteden sonra, hapishanedir.
İnsan bir şeyler elde etmeyi kafasına koyduğu zaman, bir parça şamata yapmaktan da geri durmamalıdır.
Bunu söylerken üzülüyorum ama ne yapayım işte, en sevmediğim ders matematikti. Bunun nedeni üzerinde çok düşünmüşümdür. Bunun nedeni, olsa olsa matematiğin tartışmaya hiç mahal bırakmamasıydı, başka bir neden gelmiyor aklıma. Bir yerde yanlış yapmışsanız, orada artık her şey bitiyordu.
Kitaplar bir tür zihin vitaminidir.
Hayatımın erken dönemlerinde öğrendim ki eğer bir şeyi istiyorsan, biraz gürültü yapsan iyi olur.
Eğitimli değilim, herhangi bir alanda da uzmanlığım yok… Ama samimiyim ve benim samimiyetim benim kimliğimdir.
Özgürlük savunmasındaki güç, zorbalık ve zulüm namına kullanılan güçten büyüktür, çünkü güç, gerçek güç, bizim aksiyon, uzlaşmaz aksiyon üreten inancımızdan gelir.
Bir insan özgürlüğe doğru dürüst önem verdiğinde, güneşin altında, o özgürlüğü elde etmek için yapmayacağı hiçbir şey yoktur. Ne zaman birinin özgürlük istediğini söylediğini duyduğunuzda, ama sonraki nefesinde onu almak için ne yapmayacağını veya onu almak yolunda yapılmasına inanmadıklarını anlatacaksa, o kişi özgürlüğe inanmıyordur. Özgürlüğe inanan bir adam özgürlüğünü elde etmek veya onu muhafaza etmek için güneşin altında her şeyi yapacaktır.
Huzuru özgürlükten ayıramazsınız çünkü hiç kimse özgürlüğüne sahip olmadan huzur içinde olamaz.
Gerçekle yüzyüze gelemeyecek kadar vatanseverlikle kör olmamalısınız. Yanlış yanlıştır, kimin söylediği önemli değil.
Güç asla geri adım atmaz, daha fazla güç kazanmak dışında.
Hiçbir şeye taraf olmayan bir adam, herhangi birşey için yıkılacaktır.
Bugün, burada -dünya üzerinde-, bu toplumda bir insan gibi saygı görmek ve bir insan gibi haklarımızın verilmesi için gereken her yolla var kılmayı amaçladığımız insanlık hakkımızı bildiriyoruz.
Şiddet kullanmamaya dair, bir insana ölümcül atakların kurbanı olduğunda kendisini savunmamayı öğretmek suçtur.
Eğitim olmadan, bu dünyada hiçbir yere gitmiyorsun.
Özgürlük için savaşmak için bir erkek olmanıza gerek yok. Tek yapmanız gereken aklı başında bir insan olmanızdır.
Ben gerçeğin peşindeyim, kimin söylediği önemli değil. Ben adaletin peşindeyim, kim için veya kime karşı olduğu önemli değil.

Marcus Aurelius


Kişinin hayatı düşünün rengine boyanmıştır.
İnsanın başına kaldıramayacağı hiçbir şey gelmez.
Başkalarının yaptıklarına söylediklerine ve düşündüklerine aldırış etmeyen, sadece iyi bir insan olmak için kendi yaptıklarıyla ilgilenen bir insan ne çok zaman kazanır.
Tek bir dünya, tek bir hakikat, tek bir tanrı, tek bir kanun vardır.
Yıldızların yer değiştirişini görmek mi istiyorsun, onlarla birlikte dönmen gerek.
Eğer bir dış etken sizi üzerse, duyduğunuz acı o şeyin kendisinden değil, sizin ona verdiğiniz değerden geliyordur, onu da her an ortadan kaldırma gücünüz vardır.
Hayatımız düşüncelerimizin eseridir.
Bir şeyi yapmak yalnızca sana zor geliyor diye bunun bir insan için olanaksız olduğunu düşünme. Eğer bir şey insan için olanaklıysa ve insan doğasına uygunsa, senin tarafından da yapılabileceğine inan.
Birisinin hatasına öfkelendiğinde derhal kendine bak ve kendinin de nasıl hata yaptığını düşün; örneğin iyinin paraya ya da hazza ya da bir parça şöhrete eşdeğer olduğunu düşünmen gibi… Bunun bilincine vardığında, özellikle de seni öfkelendiren kişinin gergin olduğunu ve yapabileceği pek başka bir şey olmadığını ayrımsadığında öfkeni hemen unutursun.
Sağlıklı bir göz, görülebilen her şeyi görebilmelidir ve ‘yalnızca iyi olan şeyleri görmek istiyorum’ demez; çünkü bu ancak hastalıklı bir gözün durumudur. Sağlıklı bir kulak ve sağlıklı bir burun, işitilebilecek ve koklanabilecek her şeyi algılamalıdır.Şunu unutma ki, düşünceni değiştirmek ve senin yanlışlarını düzelten birisinin söylediklerine uymak özgürlüğünden ödün vermek anlamına gelmez. Çünkü bu değişiklik, senin iradenle olmuştur, kendi arzuna, değerlendirmene ve anlayışına uygun olarak yapılmıştır.
Şunu asla aklından çıkarma, ister üç bin yıl yaşa, ister otuz bin yıl, şu anda sahip olduğundan başka bir yaşamı yitiremezsin ve mevcut yaşamın sona erdikten sonra yeni bir yaşama da sahip olamazsın.
Eğer gerçekten sahip olduğumuz biricik şey içinde bulunduğumuz an ise ve sahip olmadığımız bir şeyi yitirmemiz de mümkün olmadığına göre, birisinin elimizden alabileceği tek şey yaşadığımız andır.
Tüm zaferlerin sırrı bariz olmayan şeyleri düzenlemede yatar.
İyi insan nasıl olmalı diye tartışarak daha fazla vakit kaybetme: İyi insan ol.
Gerçekleşen her şey, gerçekleşmesi gerektiği gibi gerçekleşir.Dikkatle incelediğinizde bunun böyle olduğunu görürsünüz.
Kendisiyle uyum içinde yaşayan, evrenle uyum içinde yaşar.
Mutlu bir yaşam için çok az şey gerekir. Hepside içinizde, düşünme şeklinizde gizlidir.
Her şeyin bir görüş olduğunu ve görüşünde sizin gücünüz dahilinde olduğunu düşünün. O halde istediğiniz bir zamanda görüşünüzü aradan çıkarın; tıpkı bir burnu az önce dönmüş denizci gibi sakin, dingin ve dalgasız bir körfeze ulaşırsınız.
Sizi sözünden dönmeye, öz saygınızı yitirmeye, birinden nefret etmeye, şüphe etmeye, küfür etmeye, iki yüzlü davranmaya, etrafında duvar ve perde isteyen her hangi bir şeyi arzulamaya sürükleyen şeyi asla yararlı görmeyin.
Büyük hayaller kurun. Çünkü sadece büyük hayaller, insanların ruhlarını harekete geçirecek güce sahip olurlar.





Marcus Tullius Cicero


Akıl da bir tarla gibi ekilmeye ve bakılmaya ihtiyaç duyar.
Akıl, işletilirse çevikleşir.
Amacına ulaşmak için bütün gücünü topla!
Bir yerde yaşam varsa orada umut da vardır.
Bütün büyük işler, küçük başlangıçlarla olur.
Çalışarak ün kazananların sayısı, doğuştan ünlü olanlardan daha fazladır.
Doğruluk ve sorumluluk sahibi kimse lider olmaya layıktır.
En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir.
Geçmiş geçmişte kalmıştır, biz işimize bakalım!
Hayat yokuşunu tırmanırken rastladığınız insanlara iyi davranın;inişte yine onlara rastlayacaksınız çünkü.
Her canlı yalnız kendini sever.
Her şeyin başlangıcı küçüktür.
Herkes hata işleyebilir, yalnız ahmaklar hatalarında ısrar eder.
İçinde kitap olmayan bir oda ruhsuz bir beden gibidir.
İnsan iki şey için doğmuştur; düşünmek ve eyleme geçmek!
İnsan kendisini kaybetmeden kendisini bulamaz.
İnsan ne kadar yükselirse, gönlü o kadar alçalmalıdır.
İnsan, yaşamının dörtte üçünü yapamayacağı şeyleri istemekle geçirir.
İnsana: “Kendini bil!” denilmesi, yalnız gururunu kırmak için değil, değerini de bildirmek içindir.
İnsanın en büyük düşmanı, doğrudan doğruya kendisidir.
İyi bir dost ikinci bir “ben” dir.
Kötü bir barış her zaman haklı bir savaştan iyidir.
Mutlak hak mutlak haksızlıktır.
“Roma neden yıkıldı?” sorusuna Cicero’nun cevabı: Çok ve güzel konuştuk, fakat bilgisizdik!
Sahip olduğundan fazlasını istemeyen insan zengindir.
Savaşta yasalar susar.
Şeref ve doğruluk adaletin temelidir.(Orijinali : Justitia fundementum est fides.)
Yarınlar yorgun ve bezgin kimselere değil, rahatını terk edebilen gayretli insanlara aittir.

Marilyn Monroe


Kariyer yapmak harika! Ama soğuk gecelerde kariyerinize sarılıp yatamazsınız.
Köpekler hiç beni ısırmadı ama insanlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
Kuralları harfiyen takip etseydim şu an hiç bir yerde olamazdım.
Eğer aptal bir kızı oynuyorsam ve aptalca bir soru sormam gerekiyorsa bunu yapmalıyım. Benden ne bekleniyor zeki olmam mı?
Hedefe ulaştıktan sonra insan iyice hafifler. Hangi yolu teptiğiniz önemli değildir. Heder çizgisine ulaştıktan sonra derince bir nefes alır ve artık başardığınızı anlarsınız. Ancak… Bundan sonra başlama imkanınız yoktur.
Hakkınızda hiç bir şey bilmeden size tapıyorlarsa aynı nedenle sizden nefret de edebilirler.
Aktörleri çok seviyorum ama onlardan biriyle evlenmek erkek kardeşinizle evlenmek gibi. Aynaya baktığınıda aynı kişi gibi duruyorsunuz.
İnsanlar beni görüp çok güzel bir hayat yaşadığımı düşünüyorlar. Ama ben dünyanın en çok tehlike altında olan adamını, ABD başkanını seven bir kadınım, ne büyük acılar içinde kıvrandığımı bilemezsiniz.
İçimde bir kadın yaşadığım sürece bu dünyanın erkekler dünyası olması beni hiç rahatsız etmeycek.
Hayatın gerçekleri kurduğunuz hayallerden çok farklı. Uzunca bir süreden beri yalnızken mutsuz olmak, birisiyle mutsuz olmaktan daha iyi geliyor bana.

Mark Twain


Doğru pabucunu giymeden, yalan dünyayı dolaşır.
Her zaman doğruyu söyle; ne dediğini hatırlamak zorunda kalmazsın.
Hiçbir zaman okulumun eğitimimi engellemesine izin vermedim.
Bir klasik herkesin okumuş olmayı istediği ancak kimsenin okumak istemediği eserdir.
Kitap okumayan bir kimsenin, okuma bilmeyene karşı bir üstünlüğü yoktur.
İnsan seksen yaşında doğup 18 yaşına kadar yavaş yavaş yaşasa daha mutlu olurdu.
Her güne hayatının en güzel günü olması için şans ver.
Hayatımda pek çok sorun vardı ve çoğu asla var olmadı.
Yağmur duasına çıkmadan önce meteorolojinin kayıtlarını karıştırmak her zaman faydalıdır.
Yetişkin bir kızı olan bir dul kadınla evlenmiştim.
Babam da üvey kızımla tanışınca,ona aşık oldu ve sonunda da kandırdı ve evlendiler.
Böylece babam damadım oldu. Üvey kızım da annem durumuna geldi.
Karım bir oğlan doğurdu.
Çocuk tabii ki babamın kayın biraderi ve üvey annemin kardeşi olarak benim dayım sayıldı,
Üvey annem de bir oğlan doğurdu. böylece kardeş sahibi oldum.
Ama üvey kızımın çocuğu olduğundan, aynı zamanda da torunum sayıldı.
İş bu kadarla da bitmedi.
Karım annemin annesi olduğu için, benim büyük annem sayıldı.
Ben de babamın babası oluyordum.
Sonunda kendimin dedesi olmuştum…
Arkadaşlık kuvvetli bir bağdır. Paraya ihtiyaç olunca başvurulmazsa, ömür boyu sürer.
Bankacılar, size hava pırıl pırılken zorla şemsiyesini veren ama iki damla yağmur düştüğünde de şemsiyeyi zorla elinizden alan insanlardır.
Başımızı derde sokan kötü gelişmelerin kaynağında bilmediğimiz şeyler değil, başımıza asla gelmeyeceğinden emin olduklarımız vardır
Bundan yirmi yıl sonra yapmadığınız şeylerden dolayı, yaptıklarınızdan daha fazla pişman olacaksınız. Demir alın ve güvenli limanlardan çıkın artık… Rüzgarları arkanıza alın, araştırın, hayal edin ve keşfedin.
Cennet ile cehennemle ilgili ileri geri konuşmak istemem çünkü her ikisinde de dostlarım var.
Cesaret korkunun yokluğu değil, korkuya direnmek, korkuya hükmetmektir.
Çoğumuzun derdi, doğru olmayan çok fazla şey biliyor oluşumuz.
Evren bana bir hayat borçlu,diyerek ortalıklarda dolaşmayın.O,size hiçbirşey borçlu değil.
Hayallerinizi yitirdiğiniz an hayatınız sona erdi demektir.
Hayatta gereksinim duyulanlar;bilmemezlik ve özgüvendir,işte o zaman başarı muhakkaktır.
İnsanı yaratmak tuhaf ve özgün bir fikirmiş ama buna koyunu eklemek, gereksiz bir tekrar olmuş.
Kuşkudaysanız doğruyu söyleyin. İnsanların bir kısmını sevindirir, geri kalanları da şaşkınlığa düşürürsünüz.
O işin başrılmasının imkansız olduğunu bilmedikleri için başardılar.
O şekilde yaşamalısın ki, öldüğün zaman tabutçu bile matem tutsun.
Sağlığını korumanın tek yolu istemediğini yemek, sevmediğini içmek yapmak istemediğini yapmaktır.
Şaşılacak kadar çok aklım olmalı! Bazen, haftada bir kez aklımı başıma toplamam gerekiyor.


Martin Luther King


Dünyada yapılmış olan her şey umutla yapılmıştır.
Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik, ancak kardeşçe yaşamayı unuttuk.
Bir insanın uğruna öleceği bir şeyi yoksa,yaşamaya da hakkı yoktur.
Yaşamımız önem verdiğimiz olaylara karşı sessiz kaldığımız gün son bulmaya başlar.
Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse Micheangelo’nun resim yaptığı Beethoven’ın beste yaptığı veya Shakespeare’in şiir yaptığı gibi süpürün. O kadar güzel süpürülsün ki gökteki ve yerdeki herkes durup Burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş desin.
İnsanlar genellikle birbirlerinden nefret ederler çünkü birbirlerinden korkarlar; birbirlerinden korkarlar çünkü birbirlerini tanımazlar; birbirlerini tanımazlar çünkü iletişim kurmazlar; iletişim kurmazlar çünkü sınıflara ayrılmışlardır.
Her şeyin sonunda düşmanlarımızın sözlerini değil, dostlarımızın sessizliğini hatırlayacağız.
Enine boyuna düşünecek olursak aslında her yeşil ağaç, altın ya da gümüşken olabileceğinden daha çok muhteşemdir.

-Bir Hayalim Var-
“Bugün diyorum ki dostlarım, şu anın ve yarının getireceği güçlüklere ve engellemelere rağmen hala bir hayalim var benim. Amerikan Rüyası içinde derinden yer edinmiş bir hayal.
Bir hayalim var: Gün gelecek bu ulus, ayağa kalkıp kendi inancını gerçek anlamıyla
yaşayacak; ‘Şunu kendinden menkul bir gerçek kabul ederiz ki, bütün insanlar eşit
yaratılmıştır.’
Bir hayalim var: Gün gelecek eski kölelerin evlatlarıyla eski köle sahiplerinin evlatları,
Georgia’nın kızıl tepelerinde kardeşlik sofrasına birlikte oturacaklar.
Bir hayalim var: Gün gelecek, adaletsizliğin ve eziyetin sıcağıyla bunalıp
çölleşmiş olan Missisippi Eyaleti bile, bir özgürlük ve adalet vahasına
dönüşecek.
Bir hayalim var: Gün gelecek dört küçük çocuğum, derilerinin rengine göre değil
karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklar.
Bugün bir hayalim var!
Bir rüyam var: Gün gelecek ahlaksız ırkçılarıyla, “müdahale etme” ve “etkisiz hale getirme”
kelimelerini dilinden düşürmeyen valisiyle Alabama, işte tam orada Alabama’da, küçük siyah oğlanlar ve kızlar; küçük beyaz oğlanlar ve beyaz kızlarla el ele tutuşma şansına sahip olacaklar.
Bugün bir hayalim var!
Bir hayalim var: Gün gelecek her vadi yüceltilecek, her tepe ve her dağ alçaltılacak, engebeli alanlar engebesiz hale getirilecek ve eğri büğrü bölümler dümdüz olacak; Tanrı’nın zaferi ortaya çıkacak ve bütün bedenler bunu birlikte izleyecekler.”





Mevlâna Celâleddin-i Rûmî


Acı su da, tatlı su da berraktır. Sakın görünüşe aldanma… Görünüşte herkes insandır ama gerçek insan hal ehli olandır.
Adam savaşmakla çetin er sayılmaz, öfkelendiği zaman kendini tutabilendir çetin.
Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap.
Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
Ayrılık içinde insanın gözünü açıp kapayıncaya kadar geçen zaman yıl gibi gelir.
Aşk nasip işidir, hesap işi değil. Aşk adayıştır, arayış değil. Sen adanmış ve yanmışsan bu uğurda, aşk sana uzak değil!
Aşk, bir uçurumdan düşmek gibi bir şey, işte bu yüzden sevgili’ye “yar” denir…
Aşk, her şeydedir; ama hiçbir şeyde görünmez.
Aşk, öyle engin bir denizdir ki, ne başlangıcı ne de sonu vardır.
Aşk, etinden topuğuna kadar işlemiş bir nasırdır. Ya canın acıya acıya adım atacaksın yada canını acıta acıta söküp atacaksın. Fakat her iki yolda da tek bir gerçek olacak. Canın çok ama çok acıyacak
Aşka yanmalı can dediğin. Ya canan olmalı ya da canını almalı. Yar diyemezsin ki herkese içindeki yaran olmalı… Herkesin de bir yüreği vardır amma yürek dediğin bir başka yanmalı.
Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.
Aklın yoksa yandın, ya kalbin yoksa o zaman sen zaten yoksun ki.
Akıllı insan düşündüğü her şeyi söylemez, fakat söylediği herşeyi düşünür.
Ayıpsız dost arayan, dostsuz kalır.
Akıllılar önceden ağlarlar; bilgisizlerse işin sonunda başlarını vururlar. İşin başında sonunu gör de ceza gününde pişman olma.
Başkalarına imrenme, çok kimseler var ki senin hayatına imreniyorlar.
Beri gel, beri! Daha da beri! Niceye şu yol vuruculuk? Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik?
Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.

Bir insanın neye güldüğü akıl seviyesini nasıl güldüğü ahlak seviyesini gösterir.
Bir katre olma, kendini deniz haline getir. Madem ki denizi özlüyorsun, katreliği yok et gitsin.
Bir kimseyi tanımak istiyorsan, düşüp kalktığı arkadaşlarına bak.
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez.
Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.
Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak aramamak demektir.
Biz güzeliz, sen de güzelleş, beze kendini.

Bizi bilen bilir, bilmeyense kendi gibi bilir.
Bütün kâinat birbirine sevgi ile bağlanmış.
Sevgini vermesini öğren.
Çünkü gönlün anlasın ki hepsine yer varmış.
Sevgisiz insandan dünya, unutma ki korkarmış.

Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?
Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?
Bizi bizden başkası zaten ayıramazdı. Bize bunu bizden başkası yapamazdı. Ah be sevgili; hamdım belki ama piştim yandım. Zaten beni senden başkası yakamazdı.
Beni bir ben bilirim, bir de Yaradan.Bana bir ben lazım, bir de Anlayan.
Bir insan bilmiyorsa ne istediğini, hem seni ziyan eder, hem kendini…Dibini görmediğin suya dalmadığın gibi,emin olmadığın sevgiye teslim etme kendini…

Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
Hoşgörülülükte deniz gibi ol.
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.
Can konağını aramadaysan, cansın; bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin,bir damla su arıyorsan susun,zulmün peşindeysen zalimsin,aşkı arıyorsan aşıksın,Gönlün neye kapılmışsa O’sun sen. Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir
Cansızlardandım, taş olarak ölmüştüm, yetişip gelişen bir varlık, bitki oldum. Bitki olarak öldüm, hayvan biçiminde tezahür (şekillendim) ettim. Hayvanlıktan da geçtim; hayvan olarak öldüm, o zaman insan oldum. Öyleyse ölümden korkmak niye. Hiçbir sefer daha kötüye dönüştüğüm oldu mu? Bir gün insan olarak ölüp, ışıktan bir yaratık olacağım, fakat yolum devam edecek.
Can ve gönül de yani kalpte hakikat coşkunluklarını kaldıracak takat, kulakta da bunu işitecek istidad yoksa, ben kime ne söyleyeyim?

Çalış çabala da nura ulaş. Pekmez içinde ne kaynatılırsa pekmez lezzeti alır. Havuç, elma, ayva, ceviz pekmezde kaynasa pekmez tadı alır. Bilgi nura karışırsa inatçı ve kötü kişiler bile bilgiden nur bulur.
Yaşamak direnmektir, sevmek güvenmektir. Unutma; insan çoğu zaman dünyanın hakimi, bazen de küçük bir kalbin esiridir.

Dediler ki: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: Gönüle giren gözden ırak olsa ne olur.
Dinle neyden duy neler söyler sana,
Derdi var ayrılıklardan yana.
Denizin dibinde incilerle taşlar karışık olarak bulunurlar, övülecek şeyler de kusur ve yanlışların arasında bulunurlar.
Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
Dertli bir adamın tereddüt ve dumanlarla dolu bir gönül evi vardır; derdini dinlersen o evde bir pencere açmış olursun.
Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.
Dünle beraber gitti düne ait ne varsa, bugün yeni şeyler söylemek gerek.

Denizde inciler derinde olur. Çerçöp sahilde olur.
Doğruların yemin etmeye ihtiyacı yoktur.
Doğru olsam ok gibi yabana atarlar beni, eğri olsam yaya gibi elde tutarlar beni.
Dostun yanına hediyesiz gitmek,buğdaysız değirmene gitmek gibidir.
Dıştaki ateş suyla söner. Şehvet ateşi, parladıkça parlar; adamın yüzünün suyunu yerlere döker.
Dışardan ışık kaynağı olmazsa, gözler renkleri farketmez, kör olur gider.
Dün dün ile geçti gitti cancağızım, bugün yeni birşeyler söylemek lazım.
Dünyanın en güç işi bir şeyin nasıl yapılacağını bilirken, başka birinin nasıl yapamadığını ses çıkarmadan seyretmektir.

Eğer sen, can konağını arıyorsan, bil ki, sen cansın. Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan, sen bir ekmeksin. Bu gizli, bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen, anlarsın ki, aradığın ancak sensin sen.07.03.2007
Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek, inciyle denizin varlığından da şüphe eder.
Eşekten şeker esirgenmez ama eşek yaratılışı bakımından otu beğenir.
Ey arkadaş, sufi, bulunduğu vaktin oğludur. Bu iş yarın olsun yarına kalsın demek, tarikat anlayışına uymaz.
Ey gönül! Ne tuhaf değil mi? Bir ömür, şah damarından daha yakın bir sevgiliyi aramakla geçiyor.

Ey gönül! Gülü seviyorsan dikenini de seveceksin, deryayı seviyorsan dalgalarını da seveceksin, vuslatı seviyorsan firakını da seveceksin, sevgiliyi seviyorsan nazını da seveceksin, hayatı seviyorsan ölümü de seveceksin.

Ey İnsan Kaf Dağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma her şeyin bir hesabı var üzdüğün kadar üzülürsün.

Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel.

Gelin bağa yeşiller kuşanan doğayı görün. Her köşede bir çiçek dükkanı açan doğayı görün. Güller gülerek sesleniyor bülbüllere: Susun, susarak doğayı görün.
Geminin içindeki su, gemiyi batırır. Geminin altındaki suysa, gemiye arka olur.
Genişlik, sabırdan doğar.
Gerek yok her sözü laf ile beyana. Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana.
Gönül kazanmak istiyorsan, sevgi tohumu ek. Cenneti kazanmak istiyorsan, yollara diken serpmekten vazgeç!
Gönül nuru olmayan gönül, gönül değildir. Bedende ruh yoksa topraktır.
Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.
Gözünün cevherini nerede eskittin, beş duyunu nerelerde kullandın.
Gül düşünür, gülistan olursun. Diken düşünür, dikenlik olursun!
Gülün dikene katlanması, onu güzel kokulu yaptı.

Güneş olmak ve altın ışıklar halinde ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim.
Gece esen ve suçsuzların ahına karışan yüz rüzgarı olmak isterdim.

Güzel yüz aynaya âşıktır.
Güller güzeldir. Dikeni acıtır derler. Neden acıtsın ki tutmasını bilince eller.
Gözyaşının bile görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.

Hayatı sen aldıktan sonra ölmek, şeker gibi tatlı şeydir
Seninle olduktan sonra ölüm, tatlı candan daha tatlıdır.

Her birimiz tek kanatlı melekleriz ve bizler ancak birbirimizi kucaklayarak uçabiliriz.
Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.
Her insan bir alemdir. İnsan düşünceden ibarettir, geri kalan et ve sinirdir.
Her rüzgarla otlar gibi sallanırsan, dağlar kadar olsan da bir ota değmezsin.
Her şey kader ile takdir edilmiştir. Kısmetine razı ol ki rahat edesin.
Her zaman doğruyu söyle, ama her zaman her doğruyu değil.
Herkes aynı fikirdeyse, hiç kimse yeterince düşünmüyor demektir.
Herkesin bakmadığı yönden bak dünyaya.
Her şeye doğru demek ahmaklıktır, ama her şeyin yanlış olduğunu söyleyen de zorbadır.
Her şeyi, aramadıkça bulamazsın; fakat bu dost başka; bunu bulmadan arayamazsın.
Hırs insanı kör ve ahmak eder. Bilgisiz hale sokar da ölümü kolaylaştırır.
Hırsızlığın çirkinliği, çalınan şeye göre değişmez ki; ha bir altın çalmışsın ha bir iğne.
Hırsızlara,kötülere,alçaklara acımak zayıfları kırıp geçirmektir.
Hiçbir ölü öldüğüne hayıflanmaz, sadece azığının azlığına hayıflanır. Ölen kuyudan ovaya çıkmış demektir.
Hiç kimseye hak ettiğinden fazla değer verme; ya onu kaybedersin ya da kendini mahvedersin.

Her gün bir yerden göçmek ne iyi,
Her gün bir yere konmak ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.

Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait…
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…

Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok.
İçinde azıcık nur olmayana, dışarıdan verilen öğüt fayda vermez.
İçteki kiri su değil, ancak gözyaşı temizler.
İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir.
İnsan dostunun huyunu alır.

İnsanlar, güller arasında dikenler bulunduğundan şikayet edeceklerine, dikenler arasında güller yaratıldığına şükretmelidir.
İnsanları iyi tanıyın, her insani fena bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin.
İnsan gözden ibarettir aslında, geri kalan cesettir. Göz ise ancak gerçek dostu görendir.
İnsanların en hayırlısı, insanlara yararı olandır. Sözün en hayırlısı, az ve anlaşılır olanıdır.
İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
İyilerle gezersen alırsın mertebe,kötülerle gezersen dönersin merkebe.

Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır.
Kanaatten hiç kimse ölmedi, hırsla da hiç kimse padişah olmadı.
Kanat vardır Doğanı padişaha götürür;Kanat vardır Kuzgunu leşe götürür

Kardeşim sen düşünceden ibaretsin,
Geriye kalan et ve kemiksin,
Gül düşünür gülüstan olursun,
Diken düşünür dikenlik olursun.

Kendi körlüğünü tedavi etmeye çalış, yoksa alem hep O’dur, fakat O’nu görecek göz olmalıdır.
Kır oğul zinciri; hür gez, hür konuş,
Yok mu altından gümüşten bir kurtuluş?
Kim benliğinden kurtulursa bütün benlikler onun olur. Kendisine dost olmayan herkese dost kesilir. Nakışsız ayna olur, tüm nakışlar onda seyredilir.
Kim demiş gül yaşar dikenin himayesinde? Dikenin itibarı gül himayesinde!
Kim sabrederse rızkı gelir ona. Aşırı hırsla çalışma ve çabalama sabırsızlıktır.
Kim zahmet çekerse defineyi elde eder.
Kimde bir güzellik varsa bilsin ki ödünçtür.
Kopan gülün dalında durması ne kadar zorsa… Kırılan kalbinde onarılması o kadar zordur!..
Kızgınlıkla gönüllere ateş saldın mı, cehennem ateşinin aslı oldun gitti.
Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?
Kötü huy kılavuzun oldukça mutlu olacağım sanma! Sen sabaha kadar gaflet uykusundasın, ömür ise kısadır. Korkarım ki,sen bu uykudan uyanınca gündüz olur.
Kurdun kuzuyu yemeye niyetlenmesinde şaşılacak bir şey yoktur. Şaşılacak olan odur ki bu kuzu, kurda gönül bağlamış, aşık olmuştur.

Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler.
Muhabbet ve merhamet, insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.
Mum olmak kolay değildir… Işık saçmak için önce yanmak gerek.
Mücevherler vakitle alınabilir ama vakitler mücevherle alınamaz.

Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.
Ne tükenmez hazinesin ey dil! Ne devasız bir dert!
Ne olursan ol,yine gel.
Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
Nerde akarsu varsa, orada yeşillik vardır.
Nerde akan gözyaşı varsa, oraya rahmet gelir.
Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.

O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile. İçindekine bakarsan padişahsın, kabına bakarsan yolu yitirdin.
O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti. Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.

Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız
Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir..

Rüyalar olmasa hayaller kurulmaz, gerçek olmazdı.

Sabır, demir kalkandır.
Sabır sevinç anahtarıdır.

Sen anılması güzel olan söz ol.Çünkü insan, kendisi hakkında söylenilen güzel sözlerden ibarettir.

Senin için başkasını terk eden, başkası için de seni terk eder.
Sende en iyi ne varsa, dostuna onu ver.
Sen öyle büyük bir varlğın aşkını seç ki, bütün peygamberler, onun aşkıyla kudret ve kuvvet buldular, şeref ve saadete erdiler.
Sual de bilgiden doğar, cevap da.

Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın, tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın?
Sevgilinin değeri onu sevenin sevgisi ile ölçülür.
Ey çaresiz âşık! Bir bak bakalım senin değerin ne kadar?

Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz
Şu tertemiz tarlaya sevgiden başka bir tohum ekmeyiz biz.
Şunu iyi bilki; eğer, gönlün, sırlarına mezar olursa muradın çabucak hasıl olur.

Testide ne varsa dışına o sızar.

Uyku ve uyanma bir nevi küçük mahşerdir.

Üstünün dostu ol ki üstün olasın… Kendine gel be hey azgın, mağluplarla dost olma! Münkirin delili ancak ve ancak şudur: Ben şu görünen yurttan başka bir şey görmüyorum! Hiç düşünmez ki nerede görünen bir şey varsa o, gizli hikmetleri haber vermededir. Her görünen şeyin faydası, faydanın ilaçlarla gizli oluşu gibi o şeyin içinde gizlidir.
Üç sözden fazla değil tüm ömrüm: Hamdım, piştim, yandım.

Yılan insanın sadece canını alır. Kötü arkadaş cehenneme sürer de ebedi hayatını mahveder.

Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur.

Yaşamak direnmektir, sevmek güvenmektir. Unutma; ‘İnsan çoğu zaman dünyanın hakimi, Bazen de küçük bir kalbin esiridir.
Sevmek güzel şey; sevilmek de onun kadar. Sevip de sevilmemek acıdır ölüm kadar. Taşın kalbi yok ama onu da yosun sarar.





Michael Jackson


Hayatımdaki amacım; ilhamını almakta şanslı olduğum bu kutlu coşkuyu müziğim ve dansımla dünyaya sunmak.
Sahneye çıktığım an sanki bir büyü bir yerlerden aniden gelir ve ruhu size çarpar ve tamamıyla kontrolünüzü kaybedersiniz.
Dünya’daki en iyi eğitim, ustaları çalışırken izlemektir.
Her zaman hayal edebilirsiniz ve hayalleriniz de gerçekleşebilir ama onu “siz” gerçekleştirmek zorundasınız.
Haydi, yürekten sevebileceğimiz bir yarını düşleyelim, ve şunu bilinki sevgi tüm yaratılanların kalbindeki en mutlak gerçektir.
Ben yalnızca dürüst olmak isteyen, insanları mutlu etmeye çalışan biriyim. Tanrı’nın bana ihsan ettiği yeteneğim aracılığıyla onlara biraz olsun ‘kaçış duygusu’ vermek amacım. Kalbim burada işte. Tüm yapmak istediğim bu…
Öylece boş otururken kendimi suçlu hissediyorum, çünkü biliyorum ki bir şeyler yapabilirim.
Sonuçta bu kıskançlıklarla yaşamak zorundasın. İncittiklerini düşünüyorlar. Beni hiçbir şey incitemez. Ne kadar büyük yıldızsan, o kadar büyük hedefsin. En azından konuşuyorlar. Konuşmayı bıraktıklarında, o zaman endişe etmelisin.
Yerleri süpürüyor veya tavan boyuyor olsanız dahi, bunu dünyadaki herkesten daha iyi yapın.
Müziğimi üretirken, kendimi doğanın bir enstrümanı gibi hissediyorum.
En iyi jüri çocuklardır, eğer onlara beğendirebilirsen, tamamdır.
Nasıl hatırlanmak isterdim? Dünya’ya bir miktar ışık ve kaçış getiren birisi olarak. Ayrıca sessiz çocukların sesi olarak da anılmak isterdim çünkü onları seviyorum. Ben çocuklar için yaşayan birisiyim.
Hiçbir zaman alkol ya da uyuşturucu kullanmadım. Hiç sarhoş da olmadım. Şampanyayı tatmışımdır ama içmem. İnsanlar kadeh kaldırdığında sadece bardağı kaldırırım.
Dans ederken yapabileceğin en büyük hata düşünmektir. Hissetmelisin.
Sahnede tamamıyla evimdeyim. Orası yaşadığım yerdir. Orası doğduğum yerdir. Orası güvende olduğum yerdir.
Çocuklarımızı daha çok sevmek yerine, okullarımıza metal detektörleri koyuyoruz.
Çocuklar ‘hiçbir şey’de her şeyi bulurlar. Yetişkinler ise ‘her şey’de hiçbir şeyi.
Kalabalıktan korkarım, sahnedeysem güvende hissederim. Mümkün olsaydı, sahnede uyurdum. Ciddiyim.
Ne söylüyorsam onu ima ediyorumdur. Şarkı söylerken yaptığım gibi. İma etmediğim şarkıyı söylemem.
Dünyanın her köşesinde beni seven herkese sesleniyorum; her millete, her ırka, her dile… Sizi kalbimin en derininden seviyorum, dua ediniz.
Gözlerim dünyadaki en büyük kitaptır.
Paylaştığımız şu Dünya, Uzayda gezen bir kaya parçası değildir. Yaşayan canlı bir varlıktır. Bizi korur, ve korunmayı da hak eder.
Saygı satın alınmaz, kazanılır.
Sokakta yiyecek yemekleri olmayan çocuklar görüyorum. Ben kör müyüm ki onların ihtiyaçlarını görmezden geleyim.
Siz televizyon izlerken hayat akıp gidiyor.
Yalan, kısa mesafe koşucusudur; ama gerçek, maratonlar koşar.
Sevgiden daha üstünü yoktur. Varsa da dünyada değildir.
Ben bunları kendim için yapmıyorum. Kendim için yapsam evime kapanır dansımı orada yapar şarkımı orada söylerdim ve hiç sahneye çıkmazdım.
Bilginin size gelmesini beklemeyin, kendiniz aramak için zaman yaratın ve yol boyunca öğrenin. Neler olduğunu anlayabileceğiniz tek yol bu! Bu dünya toplu hipnozun kurbanı ve özgür olabilmemizin tek yolu televizyonumuzu kapatmak.
Beni görmezden geldiniz diye görünmez mi oldum.

Michel de Montaigne


Başkalarında bizden daha fazla yiğitlik, beden gücü, deneyim, yetenek, güzellik görebiliriz ama akıl üstünlüğü kimseye vermeyiz.
Başkalarının bilgisiyle bilgin olsak bile ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz.
Bizi yöneten, dünyayı ellerinde tutan kimselerin bizim kadar akıllı olması, bizim yapabileceğimiz kadarını yapması yetmez. Bizden çok üstün değiller ise bizden çok aşağı sayılırılar.
Dostun olsun istiyorsan dost ol. Dostluğun kolları birbirimizi dünyanın bir ucundan bir ucuna kucaklayabilecek kadar uzundur.
Her gün birbirini görmenin tadı başka, ayrılıp kavuşmanın tadı başka.
Dünyaya geldiğimiz gün bir yandan yaşamaya, bir yandan ölmeye başlarız.
En çok inandığımız şeyler, en az bildiklerimizdir.
Hayatın değeri uzun yaşanmasında değil, iyi yaşanmasındadır.
İnsanın doğuşunu görmekten herkes kaçar; ama ölümünü görmeye hep koşa koşa gideriz. İnsanı öldürmek için gün ışığında, geniş meydanlar ararız; ama onu yaratmak için karanlık köşelere gizleniriz. İnsanı yaparken gizlenip utanmak bir ödev, onu öldürmesini bilmekse birçok erdemleri içine alan bir şereftir. Biri günah, öteki sevaptır.
Ölümün bizi nerede beklediği belli degil, iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim.
Acıyı acıyla gidermeyi sevmem. Karnınız ağrıyor diye kendinizi istiridye yemek keyfinden yoksun ettiniz mi, derdiniz birken iki olmuş demektir.
Alçakgönüllü yüreklerde yaşayan düşünceler, yüksek düşüncelerdir.
Aslında insanlar seni hayal kırıklığına uğratmıyor. Sadece sen yanlış insanlar üzerinde hayal kuruyorsun.
Başkalarına olduğu kadar kendimize de yabancıyız.
Bazen iyi bir öğüt, pahalı bir armağandan daha değerlidir.
Bir kapıyı itmeden açık olup olmadığını anlayamazsın.
Bizi yaratan işi hayvanlık saymaktan daha büyük hayvanlık mı olur?
Çatabilirsen önce fikirlerime çat; sonra bana.
Gideceği limanı bilmeyen gemiye hiç bir rüzgardan hâyır gelmez.
Her insanda, insanlığın bütün halleri vardır.
İnsanlığın büyük ve muhteşem eseri, bir amaçla yaşamayı bilmektir.
Kendimiz sandığımızdan çok daha zenginiz; ama bizi ondan bundan dilenerek yaşamaya alıştırmışlar; kendimizden çok başkalarından faydalanmaya zorlamışlar bizi.
Kendini olduğundan az göstermek, alçakgönüllülük değil, budalalıktır; kendine değerinden az paha biçmek korkaklıktır, pısırıklıktır. Kendini olduğundan fazla göstermek de, çoğu kez gururdan değil budalalıktandır.
Kral da, dilenci de aynı iştahla acıkırlar.


Miguel de Cervantes


Aşk, herkesi eşit kılar.
Aşkın gözlükleri öyle pembedir ki, bakırı altın, yokluğu varlık, gözdeki çapağı inci gibi gösterir.
At, sahibine göre kişner.
Kuru pantolon ile balık tutulmaz.
Borcunu ödememek kararıyla alışveriş yapan için, fiyatın önemi yoktur.
Herkesin kendine göre birtakım dertleri vardır, ama bu kiminde gramladır, kiminde kiloyla..
Fakirlik, aşkın büyük düşmanıdır.
En büyük felaket ölümdür.
Bir kapı kapanırken, öteki açılır.
Şiddetli fırtınanın arkasından sükunet gelir.
Aşk ne ile beslenir? İltifat ile.
Önüne kötülük etme fırsatı çıkmamış kişiye, iyiliğinden ötürü teşekkür edilebilir mi?
Eldeki serçe, uçan turnadan iyidir.
Bütün acılar azalır, yeter ki ekmeğin olsun.
İyi bir ağaca sarılan gölgesiz kalmaz.
Zamanın unutturamayacağı anı, ölümün dindiremeyeceği acı yoktur.
Bütün acılara dayanılır, yeter ki ekmeğin olsun.
Arkadaş uğrunda ölmek kolay, fakat uğrunda ölünecek arkadaşı bulmak zordur.
İnsan eğitimle doğmaz, ama eğitimle yaşar.
Hayat bozuk para gibidir. İstediğiniz kadar harcayabilirsiniz. Ama sadece bir kez.

Muhammed Ali


Ben boksun Elvis’iyim.
Ben en iyisiyim, bunu gözlerimle görmeden önce de söylüyordum. Sakın bana şu işi yapamazsın demeyin, olanaksız olduğunu anlatmayın. En iyisi olmadığımı söylemeyin, ben en iyinin de iyisiyim.
Çalışmanın her saniyesinde nefret ediyordum. Fakat kendime hep “dayan!” diyordum. Bugün çalışacağım ve ömrümün sonuna kadar bir şampiyon olarak yaşayacağım.
Kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım.
O kadar hızlıyım ki, odamda ışığı söndürmeye kalktığımda, ışık sönmeden oturduğum yere dönebiliyorum.
Sporda başarı çalışmaktan öte istemekle olur
Şampiyon olduğum zaman, eski kot pantolonumu üzerime geçirip, eski bir şapka takıp, sakal bırakarak, beni kimsenin tanımadığı bir kasabanın sokaklarında yürüyüşe çıkacağım ve beni, sadece ben olduğum için sevecek bir insan bulana kadarda yürüyeceğim. Bulduğumda da onu 1 milyon dolarlık arazime tepeden bakan 250 bin dolarlık evime götürüp, Cadillac arabalarımı, havanın yağmurlu olduğu günlerde kullandığım kapalı havuzumu göstereceğim ve ona “işte bunların hepsi senin, çünkü beni ben olduğum için seviyorsun” diyeceğim.
Şampiyonlar salonlardan çıkmaz. Şampiyonlar içlerinde tutku, hayal ve amaç olan insanlardan çıkar.

Bakışlarım size asla yalan söylemez.
Eğer yalnızca bir tane şampiyon olacaksa, bu benden başkası olamaz.
Bana sadece iyi olduğumu söylemeyin.
Çünkü Ben en iyiyim
Ben en iyisinin de iyisiyim
Bütün dünyaya haykırmak istediğim şey bu.
Şampiyon benden başkası olmayacak.
Bütün rakiplerime söyleyin.
Eğer korkuyorlarsa, hiç çıkmasınlar karşıma
Kazansın yada kaybetsinler,
Ama mutlaka bir şampiyon gibi oynasınlar.
Çünkü korkaklarla asla işim olmaz benim
Eğer korkuyorsan, bittin demektir.
Ya kahramanca savaş ya da çek git.
Çünkü ben bir kelebek gibi uçarım
Ve yumruğum bir arının iğnesi gibi batar
Henüz vaktin varken git dostum
Kaybetmenin acısı, yumruğumdan daha dayanılmazdır
Eğer kazanacağımı bilmiyorsam, asla ringe çıkmam
Bana iyi olduğumu söyleyip durmayın, çünkü ben en iyisiyim
Çünkü ben en iyinin de iyisiyim
Eğer benim gözlerime korkusuzca bakamıyorsan, kaybettin demektir.
Gözlerime asla korkusuzca bakamazsın.
Çünkü benim gözlerim,
Bu dünyadaki bütün gözlerden daha korkusuzca bakar
Zorluklar beni asla yıldıramaz,
Çünkü ben imkansıza bayılırım
Eğer en iyi değilsem, hiçbir şey değilim demektir.
Eğer kaybedeceksen bile,
Bir şampiyon gibi kaybet
Çünkü ringe çıktığında karşında bir şampiyon göreceksin…


Pozitif Özlü Sözler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir