Motivasyon Süreci-Başarı Modeli’nin Ana Unsurları

Motivasyon Süreci-Başarı Modeli'nin Ana Unsurları... Kişisel motivasyon yönetimi sürecinde etkili olan temel faktörler...

Motivasyon Süreci-Başarı Modeli’nin Ana Unsurları

Gereksinimlerimizi doyuma ulaştırmayı isteriz. Ancak tüm bu gereksinimler belirli bir “çevre” içinde aktif hale gelmekte ve bizleri uyarmaktadır. Kişi bu gereksinimini karşılamak için kendisine bir hedef belirler. Ancak kişinin bu hedefine yönelmesi ve hedefe yönelik bir çaba içine girmesi sadece gereksinim duymasıyla oluşmamaktadır. Bunun için iki faktörle daha etkileşime girmesi gerekmektedir.

 

Bunlardan ilki, “Amacın (algılanan) Değeri”dir. Buna göre belirlediğimiz amaç bizim için değerli ve anlamlı olmalıdır. Aksi taktirde bir çaba içine girmeyi tercih etmeyiz. Amacın değerini, başarıya ulaşmamız durumunda elde etmeyi planladığımız ödülün bizim için önemi belirlemektedir. İkincisi, çabamızın sonunda, başarılı olacağımıza dair “olumlu bir beklenti”mizin olması gerekmektedir. Yani başarılı olacağımıza inanmalıyız. Peki inancımızın derecesini etkileyen etmenler nelerdir? Bunlardan ilki “beceri”dir. Eğer başarılı olmak istediğimiz şey için yeterli becerimizin olduğuna inanmıyorsak, bir çaba içine girmek istemeyiz. Beceri, yetenek, bilgi ve deneyimin bir fonksiyonudur. Dolayısıyla yetersiz olduğumuz bir alanda başarılı olmak gibi bir çabanın içine girmeyiz. İkinci etmen, bir şeyde becerimiz olmasa da, bu beceriye bize kazandırabilecek çevresel kaynaklarımızın olduğunu düşünüyorsak yine bir çaba içine girebiliriz. Bu da çevrenin bir kaynak olarak, kişisel çaba içine girmemiz yolunda önemli bir etmen olduğunu gösteriyor bize.

 

Motivasyon Süreci-Başarı Modeli'nin Ana Unsurları... Kişisel motivasyon yönetimi sürecinde etkili olan temel faktörler...

 

Peki bir çaba içine girdik… Ancak daha önce söylediğimiz gibi, hayat yolunda başladığımız işlerle değil, bitirdiğimiz işlerle bir yerlere geliyoruz. Yani çabamızda ısrar etmemiz ve sürekli aynı ısrarda çabalamamız gerekiyor. Ve çoğunlukla pek çok işin sonuçlanması yılları alabilmektedir. Dolayısıyla bu süreçte pek çok şey değişebilmektedir. Amacımıza verdiğimiz değer aynı kalmayabilirken, inancımızı yitirebilmekte, ve çevre şartları bizi daha fazla zorlar hale gelebilmektedir. Aslında görüldüğü gibi başarıyı (ve dolayısıyla sonuç almayı) etkileyen pek çok etmen var olmaktadır. Dolayısıyla başarı aslında bu süreci doğru yönetebilmenin bir fonksiyonu olmaktadır.

 

Burada önemli bir nokta, bizim başarı olarak nitelediğimiz sonuç aslında, elde ettiğimiz veya edeceğimiz “ödül”ün değeridir. O ödül bizi tatmin edecek mi yoksa tatmin etmeyecek mi bunu ancak ödülü elde ettikten sonra görebiliriz. Pek çoğumuz kafamızda ödüle dair bir beklenti yaratır ve sonuçta o imaja uygun bir ödül elde edemezsek, tatminsizlik içine gireriz.

 

1. Güdü’ler (Uyarılmış Gereksinimler)

Murray (1938) gereksinimi, “belirli bir koşulda belirli bir şekilde tepki göstermeye hazır bulunma durumu” olarak tanımlamıştır (Burger, 2006; 246). Herkesin belirli gereksinimleri vardır. Ve bunlar kişiden kişiye farklılaşan önem derecesine göre hiyerarşik şekilde sıralanırlar. Örneğin, çok sayıda yakın arkadaşınızın olması için bir gereksinim duyuyorsanız, sizin “Yakın İlişki” gereksinimiz yüksektir. Bu gereksinim, diğer insanların Yakın İlişki gereksinimiyle karşılaştırıldığında çok olmayabilir; ancak sizin diğer gereksinimlerinize göre daha baskın ise sizin için önemli bir gereksinimdir. Örneğin yarın önemli bir sınavınız var ve arkadaşlarınız bir parti veriyor. Eğer başarı gereksiniminiz, kişisel gereksinim hiyerarşinizde Yakın İlişki ya da Oyun gereksiniminizden yüksekse, büyük olasılıkla evde kalıp ders çalışırsınız. Eğer başarı gereksiniminiz yüksek olmasına rağmen, bu bahsedilen gereksinimler kadar güçlü değilse, sınavdan yüksek bir not almanız düşük bir ihtimaldir (Burger, 2006; 246). (Bknz: Güdüler ve Değerler)

2. Bir Uyaran Olarak ‘Çevre’

Murray, bir gereksinimin aktif hale gelip gelmemesini, içinde bulunulan duruma bağlar, buna da ‘baskı’ adını verir. Örneğin Düzen gereksiniminiz, dağınık bir oda gibi bir baskı olmadığında, davranışınızı etkilemeyecektir. Düzen gereksinimiz güçlüyse, odanız birazcık dağılsa bile, büyük olasılıkla toparlamak için zaman yaratacaksınız. Ancak düzen gereksiniminiz düşükse, odanız içinde adım atılmayacak hale gelene kadar bekleyebilirsiniz. Hatta bu durumda bile odanızı düzgün görmekten çok, ev arkadaşınızı memnun etme gereksinimi tarafından güdülenmiş olabilirsiniz (Burger, 2006; 246). Benzer şekilde rekabet ortamının düşük olduğu ve başarının ödüllendirilmediği bir ortamda başarı gereksiniminizin yüksek olmasının davranışa yol açması imkansızdır. Dolayısıyla, çevre faktörü hedefe yönelik bir çaba içine girilmesinde temel rol oynamaktadır.

 

3. Amacın (Algılanan) Değeri

Çaba içine girilmesindeki bir diğer önemli nokta, yöneldiğimiz hedefin bizim için bir değer taşıyıp taşımadığıdır. Buradaki “algılanan” ifadesi hedefin değerini belirleyen faktörün kişinin algısına göre belirlendiğini ifade etmektedir. Bir hedefi değerli kılan belirli faktörler vardır. Daha önce yapılıp yapılmadığı, daha önce ne kadar kişinin bunu başardığı, hedefe ulaşmanın ne kadar zaman alacağı, bize maliyetinin ne olacağı, toplum tarafından değer verilip verilmediği vb. Bu faktörlerin kombinasyonu, hedefin bize ne kadar ödül getireceğini dolayısıyla ne kadar doyum sağlayacağımızı ifade etmektedir.

 

4. İnanç (Olumlu Beklenti)

Vroom (1964: 17) beklentiyi, “belirli bir eylemin belirli bir amaçla sonuçlanacağı olasılığı hakkındaki geçici bir inanç” şeklinde tanımlamıştır. Bir işe yönelik çaba gösterebilmemiz için çabamızın sonunda, başarılı olacağımıza dair “olumlu bir beklenti”mizin olması gerekmektedir. Yani başarılı olacağımıza inanmalıyız. Bu durum, en basit bir şey için bile söz konusu olabilir: Arabayı park etmek, yemek yapmak veya yabancı dil öğrenmek vs.

 

5. İçsel Kaynaklar

Bizim sahip olduğumuz “beceri”ler içsel kaynaklarımızı oluşturur. Eğer başarılı olmak istediğimiz şey için yeterli becerimizin olduğuna inanmıyorsak, bunun için bir çaba sarf etmeyiz. Beceri, yetenek, bilgi ve deneyimin bir fonksiyonudur. Dolayısıyla yetersiz olduğumuza inanıyorsak başarılı olamayacağımıza inanır ve herhangi gibi bir çaba göstermeyiz.

6. Bir Dış Kaynak Olarak ‘Çevre’

İstediğimiz bir şey için o an beceriye sahip olmasak da, bu beceriyi bize kazandırabilecek çevresel kaynaklarımızın olduğunu düşünüyorsak, önce bu beceriyi elde etme yoluna girer, asıl hedefimize yönelebiliriz. Bu durum da çevremizin, kişisel çaba içine girmemiz yolunda önemli bir etmen olduğunu gösteriyor bize.

 

7. Çaba

Çaba, bir işi yapmak için bir kişinin harcadığı fiziksel ve zihinsel enerji miktarıdır. Çaba göstermek enerjimizi ve zamanımızı alır. Bundan dolayı harcadığımız enerjinin karşılığını maddi ve manevi olarak görmek isteriz. Bu istek çok doğal ve anlaşılır bir beklentidir. Eğer bir işi sonuçlandırmayı değerli bulmazsak ve bunu yapabileceğimize inanmazsak çaba göstermek istemeyiz. Dolayısıyla uzun soluklu işlerde (başarı), çabanın devam ettirilmesi büyük özveri gerektirmektedir.

 

Buraya kadar anlatılan unsurlar, “motivasyon yönetimi çalışma” alanını oluşturmaktadır. Bu unsurların iyi şekilde yönetilebilmesi bizi hedefe yönelik bir çaba içine sokmakla birlikte, çabamızda ‘ısrar’ etmemiz konusunda da önemli bir etken oluşturmaktadır. Buradaki önemli nokta bir ‘dış kaynak olarak çevre’ faktörünün çabaya yönelmek konusunda içsel kaynakları ve inancımızı etkileyebilmesinin yanı sıra, çabanın devam ettirilmesi sürecini de direkt olarak etkilemesidir. Dolayısıyla çevre, sonuca (başarıya) ulaşma yolunda kişiyi yavaşlatan veya işini kolaylaştıran bir unsurdur. Örneğin özel bir şirket kurmak isteyen bir genç, iyi bir eğitim ve deneyime sahip olmasının yanı sıra, ancak maddi destek (dış kaynak) sağlayabilmesi sonucunda bu tür bir hedefine ulaşabilecektir. Ancak hiçbir çevre faktörü, kişi buna izin vermedikçe kişiyi hedefinden alıkoyamaz, sadece bu süreci geciktiren bir rol oynar. Dolayısıyla çevre faktörünün hedeften uzaklaşmada ne kadar etkili olacağı yine kişinin inancının büyüklüğüne kalmıştır.

 

8. Israr

Eğer şartlar ve istekler değişmemişse kişinin bu sürece devam etmesi için gerçekten çok haklı sebepleri olmalıdır. Kimisi buna ‘irade’ kimisi de ‘iç disiplin’ demektedir. “Israr etmek” dediğimiz kavram, ardı ardına pek çok çabanın yan yana gelmesinden başka bir şey değildir. Dolayısıyla çabaya ilk kez başlandığında, o süreçteki bilişsel-duygusal-davranışsal yapı, sürecin devamında tekrar edilerek süreç, çabaların arka arkaya gelmesiyle devam ettirilmiş olmaktadır. Aslında iradeli veya iç-disiplinli dediğimiz kişilerin yaptığı da budur. Ancak bunu bilinçsiz şekilde ve otomatik olarak yapmaktadırlar. Böylece eğer ilk çaba sarfedecek fırsatı yakalamışsak, bu sürece nasıl girdiğimizi daha bilinçli şekilde düşünerek hatırlamalı ve bunu sonraki aşmalara yansıtabilmeliyiz.

8. (Algılanan) Amaç-Başarı

Gereksinimlerimiz amacımızı belirlememizde büyük bir etkide bulunur. Ancak bu gereksinimi hangi araçla karşılayacağımızı, yaşadıklarımız, deneyimlerimiz, beklentilerimiz, bulunduğumuz toplumsal yapı belirlemektedir. Örneğin saygı gereksinimini karşılamanın pek çok farklı yolu vardır. Böyle bir gereksinimimizi karşılamak için kendimize bir hedef belirler ve bunu gerçekleştirirsek, tatmin olmuş oluruz. Bunu kurumlarda önemli konumlara gelerek de karşılayabilirken, bir çok kitap yazarak ya da toplumsal hizmetlerde bulunarak da karşılayabiliriz.

 

9. İçsel-Dışsal Ödüller

Başarının sonucunda asıl istediğimiz ve elde edeceğimiz, bize sağlayacağı içsel ve dışsal ödüllerdir. İçsel ödül kavramı, kişinin içsel olarak yaşayacağı gurur ve öz-tatmin durumunu ifade ederken, dışsal ödüller çevreden gelen takdir ve fiziksel ödülleri ifade etmektedir. Sonuç olarak amacın değerini, dolayısıyla kişinin çabaya girmesini etkileyen unsur, ulaşacağı başarının sonucunda alacağı ödüller olacaktır.

 

10. Tatmin-Tatminsizlik

Kişi aldığı ödülleri değerlendirirken genellikle benzer başarıları kazanan kişilerle kendisini karşılaştırır. Eğer bu kişilerin daha az çabayla daha fazla ödül aldığını düşünürse tatminsizlik yaşar. Yani bizler, bir denklik algısı geliştirerek. kendi çabamızla elde ettiğimiz sonuçların oranını, kendimize eşit gördüğümüz diğer kişilerin elde ettiği çaba/ödül oranıyla karşılaştırarak bir çıkarıma varırız.. Bu da bizim başarı sonucunda elde ettiğimiz tatminin-doyumun derecesini etkilemektedir.

Tayfun Topaloğlu

Yazarın Tüm Yazıları

Referanslar

Motivasyona Giriş: Motivasyon Nedir?

Motivasyon Kavramının Temelleri

Motivasyon Her Şeydir

Motivasyon ile Yakından İlişkili Kavramlar

Kişisel Motivasyon Teknikleri: 60 Özel Teknikle Motivasyon Gücünüzü Artırın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir