Yanılsamalar Dünyası

Aklıma bir hikâye geldi. Bir gün bir komşusu Nasreddin Hoca’ya, atını birkaç saatliğine alıp alamayacağını sormuş. Hoca demiş ki: “Atımı memnuniyetle sana verirdim; ama karım atı alıp gitti ve bütün gün gelmeyecek.” Tam o anda ahırda atın kişnediği duyulmuş ve adam Nasreddin Hoca’ya bakmış. Nasreddin şöyle demiş: “Tamam, kime inanıyorsun… Bana mı, ata mı? Atın yalancılığı meşhurdur.  Sen kime inanıyorsun?”

Yansıttıklarımız yüzünden çevremizde gerçek olmayan bir dünya yaratıyoruz. Gerçeklik kendini gösterse ve at ahırdan kişnese de, soruyoruz, “Kime inanıyorsun?” Biz hep kendimize inanıyoruz, kendini gösterip duran gerçekliğe değil. O her an kendini gösteriyor; ama biz yanılsamalarımızı dayatıp duruyoruz. İşte bu yüzden her insan sonunda hayal kırıklığına uğruyor. Bunun sebebi gerçeklik değil. Her erkek ve kadın sonunda hayal kırıklığına uğruyor, sanki yaşam tamamen boşa harcanmış gibi hissediyor. Ama şu anda hiçbir şey yapamazsın, geriye dönemezsin. Zaman artık senin değil. Zaman uçup gitti, ölüm yaklaştı, sen hayal kırıklığı içindesin ve artık fırsat kaybedildi.

…Her şeye doğrudan, oldukları gibi bak. Yansıtma, yorumlama, zihnini şeylere dayatma. Ne olursa olsun, gerçekliğin kendini göstermesine izin ver. Bu her zaman iyidir…

Bir boşluk olmasına izin ver. İki yanılsama arasında bir boşluk bırak. Bir aralık bırak ki gerçeklik görülebilsin. Bu çok zahmetlidir… Gerçekliğe olduğu haliyle bakmak zahmetlidir. Senin arzularına uymayabilir. Arzularına uyması gerekmez. Ama o zaman gerçeklikle, gerçekliğin içinde yaşaman gerekir… Sen onun zaten içindesin! Kendini aldatmaya devam etmektense gerçekliği kabullenmek daha iyidir. Sense nasıl yansıtıp durduğunun farkında değilsin. Biri bir şey söylüyor ve sen başka bir şey anlıyorsun. Her şeyi kendi anlayışına dayandırıyorsun. İskambil kâğıtlarından bir ev yapıyorsun, bir saray yapıyorsun. Bu asla söylenmemişti! Başka bir şey kastedilmişti!

Her zaman ne varsa onu gör. Acele etme. Bir şeyi yanlış anlamaktansa anlamamak daha iyidir. Bildiğini sanmaktansa bilinçli olarak cahil kalmak daha iyidir. İlişkilerine bak… Eşe, dosta, öğretmene, efendiye, hizmetkâra… Bak! Herkes kendi açısından düşünüyor, diğerini yorumluyor ve bir buluşma, biriletişim yok. Sonra savaşıyorlar, daimi çatışma içinde oluyorlar. Çatışma iki insan arasında değil, çatışma sahte imgeler arasında. Uyanık ol ki sende de başkalarına dair sahte imgeler olmasın. Ne kadar zor olursa olsun, ne kadar zahmetli olursa olsun, bazen imkânsız görünse bile gerçekle kal. Ama bir kez gerçekle kalmanın güzelliğini görünce, bir daha asla düşlerin kurbanı olmayacaksın.

Osho – “Sırlar Kitabı 2”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir