Özgüven Geliştirmenin Yolları

Benlik algıma dayalı olarak, kendimi gözümde bir şey yaparken canlandırabilirsem, o işi yapma ihtimalim neredeyse kesinleşir. Bu çok mantıklı bir şey… Bu, insan aklının çalışma metoduyla ve başarıyla ilgilidir.

Diyelim ki, kendimi ‘güçlü’ bir insanla; iş yapmayı düşündüğüm büyük bir şirketin üst düzey yöneticisiyle rahat rahat konuşurken canlandırmamı sağlayacak bir benlik algısına sahibim. Şirket binasındayım, lobide onu görüyorum ve hemen sohbete giriyorum. Bu çok kolay oluyor; çünkü benlik algımla, dikkatini çekip işimle ilgilenmesini sağladığını gözümde canlandırabiliyorum. Çok geçmeden sohbet ediyor oluyoruz.

Peki, ama benlik algım farklı olsaydı? Ya kendimi önemli yöneticilerin yanındayken sosyal olarak yetersiz görseydim? O zaman onu lobide sadece seyredecek, kendimi gösteremeyecektim. Ona yaklaşamayacaktım; çünkü bunu gözümde canlandıramayacaktım bile.

Yaptığımızı gözümüzde canlandıramadığımız şeyleri nadiren yapabiliriz. Bu neredeyse imkansızdır. Yalnızca yapmayı becerebildiğimizi, hayal ettiğimiz şeyleri becerebiliriz.

Kendi zihnimde kim olduğum, gün boyunca ne yapacağımı belirler. Dolayısıyla, daha büyük, daha iyi şeyler yapabilmek istiyorsam, benlik kavramımla işe koyulmam gerekir. Bu, kendimi nasıl gördüğümle alakalıdır. Bu dünyada daha çok şey elde etmek istiyorsam, onu da büyütmem gerekir.

Aklımın beynime, kim olduğum ve neleri başarabileceğim konusunda yolladığı her resmi gerçekleştirebilirim. Gözümde canlandırdığım resmi gerçekleştirmek için bir fırsat doğduğunda, harekete geçer ve bunu yaparım. Bu bana çok doğal gelir. Benlik algısı, kaderdir.

İşte işe yarayan bir yol. Ne zaman başarılı bir sonuç getiren bir şey yapsanız, bunu ‘Ben Buyum’ dosyasına koyun. Diyelim ki müşterinizle çok iyi bir sohbet yapıyorsunuz ya da birinin eğitim programı almasını sağlayan bir elektronik posta gönderiyorsunuz, bu sonuç getiren bir şeydir… Buna sıkıca tutunun! Kendinizi böyle algılayın. Bu resmi, ‘gerçek siz’ olarak kaydedin.; çünkü gerçekten de bunu siz yaptınız… Bu sizin için zorsa, bir günlük tutun. Yaptığınız başarılı ve verimli şeyleri yazın ve bir işe başlamadan bunlara yoğunlaşın.

Benlik algınızı güçlendirmek için, zaten olmanız gereken kişi olduğunuzun farkında olmak önemlidir. Bu, olabilecek en yapıcı başlangıç noktasıdır.

Önemli bir konuşma yapmadan önce günlüğünüze göz atın. Sizin için çok önemli maddi sonuç getirebilecek bir şey satmak üzere biriyle konuşma yapacaksanız, telefon etmeden önce, birkaç dakika ayırıp kim olduğunuzu zihninizde tazeleyip, canlandırın. Korkudan gerçeğe geçiş yapın. O aramayı, neden kör ve savunmasız bir şekilde yapasınız ki? Çoğu insan böyle yapar… Özgüveniniz, her zaman diğer insanların ilk fark edeceği şeydir.

Zihninizi değiştirin! Hem de her aramadan önce. Tekrar yaparak değişin. Kim olduğunuzu gözden geçirin! Bu, zihni suni şekilde güçlendirmek midir? Hayır, bu gerçeğe dayalı bir şeydir. Savunmasız ve zayıf olduğunuz inancından daha sahicidir.

Konserden önce prova yapan bir piyanist kadar sahici. Kimse piyaniste ayıplanıp, “Prova yapman gerekiyorsa, piyanoyu pek de doğal çalamıyorsun demektir,” demez. Herkes piyanistin prova yapmasını onaylar. Piyanoda saatler harcar ki, konserde bizim için güzel çalsın.

Bunu her şeyle yapabilirsiniz. Kendinizi dağ yolunda güvenle araba kullanırken ve gideceğiniz yere zamanında varırken düşünün. Artık yolun tadını çıkarabilirsiniz. Aslında burada yaptığınız bir görselleştirme. Bu, dünyayı sizin için değiştiren bir zihin dönüşümüdür.

Steve Chandler – “Motive Ol!”

Kaynak: Steve Chandler (2017) Motive Ol, (Çev. Bahar Akçura) Trend Yayınevi, Ankara, s.176-179

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir