Şans Faktörü: Başarının Gizli Bileşeni
Şans nedir? Kimine göre şans, hazırlıkla fırsatın karşılaştığı köşe taşıdır. Kimine göreyse talih kuşunun konduğu o eşsiz andır. Her ne kadar farklı anlamlarda kullansak da, şans faktörünün hayatımızdaki yerini görmezden gelemeyiz. Bunu bir başarı hikayesine dönüştüren şeyse, onunla karşılaştığımızda buna ne kadar hazır olduğumuzda saklıdır.
Şans kapıyı çaldığında hazırlıklı olmanın bazı ön koşulları vardır. Bunun en başında çaba göstermek, gayret sarf etmek gelir. Bazı durumlarda ise tek bir cesur hareket bile yeterli olabilir. Ancak hazırlıklı olmak, çoğu kez yıllar süren bir emeğin ürünü olarak ortaya çıkar. Gerekli koşullardan bir diğeri ise, neyi ne zaman yapmamız gerektiğini belirleyen taktiksel bilgeliktir. Deneyim, bilgi ve zekanın bir bileşimi olan bu nitelik var olmadığında, çoğu kez fırsatların elimizden kayıp gittiğine şahit oluruz. Kenyalı atlet Job Kinyor’un tüm yarışı önde götürüp, sonuncu olarak tamamladığı bu örnekte olduğu gibi.
Şampiyonlar kendi şanslarını kendileri yaratır. Vince Lombardi’nin bu sözü, şansın bir yaratım süreci olduğuna vurgu yapar. Tarih bunun ilham veren örnekleriyle doludur. Çoğu zaman bu hikayelerde büyük bir çaba, emek ve bilgelikten söz edilir. İşte şans faktörü, tüm bunların doğru bileşiminin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Eğer çaba göstermezseniz, beklediğiniz fırsatlar elinize asla geçmeyebilir. Ve eğer bilgelik yoksa, fırsatlar elinizden kayıp gidecektir.
Olimpiyatların başladığı şu günlerde, spor tarihinin en ilginç olaylarından birisine bu açıdan göz atabiliriz. 2002 yılındaki Salt Lake City oyunları sürerken, kısa kulvar 1000 metre hız pateni yarışlarında final heyecanı yaşanmaktadır.
Avustralyalı patenci Steven Bradbury’nin başarısı, bizlere şansın gerçekte ne olduğuna dair ilham veren bir bakış açısı sunar. Antrenörünün verdiği taktikle tüm yarışı en geriden takip eden Bradbury, son dönemece gelindiğinde öndeki dörtlünün yaptığı inanılmaz hatayı iyi değerlendirmiş ve yarışı önde bitirmeyi başarmıştır. Bu noktaya kadar elbette çalışması sayesinde gelse de, akıllı bir taktikle hareket ederek şansını kendisi yaratmıştı. Güney Yarımküre’ye kış olimpiyatlarındaki ilk altınını kazandıran Bradbury, hak ederek kazandığı madalyasıyla adını olimpiyat tarihine altın harflerle yazdırmayı başardı.
Tüm yarışmaların temel amacı en iyi olanı ortaya çıkarmaktır. Rakiplerinizden daha iyi olduğunuzu kanıtlamak için yarışır, en sonunda ödülünüzü alırsınız. Bunu başarmak için de, güçlü yanlarınızı öne çıkarır, rakiplerinizi hataya zorlar ve yapılan hataları iyi değerlendirmeye çalışırsınız.
Bradbury yarışta olmanın, oyunun içinde kalmanın harika bir örneğini sunuyor bizlere. Fırsatla karşılaştığında, sanki onu yıllardır bekliyormuşçasına hareket ederek, zafere azimle ulaşmanın en güzel hikayelerinden birine imza atıyor.
Çizginin Üstünde Yürüyenler / Kurbandan Kahramana Dönüşüm Videosu
